31. Bölüm 'Harelenmiş Gönlüm'

63 9 1
                                    




Geçmişimin her bir parçasını bir kara leke misali defalarca boyamaya çalışmıştım. Hiçbir rengin kapkara siyahı kapatamayacağını bile bile defalarca boş bir çabaya girerek. Şimdi o kapanmayan kara lekelerden bir parçayı görmek için boyalarımın üstündeki tortuyu kaldırmaya cesaret etmiştim.

En yanlış cesareti doğru bir amaç için ortaya sermiştim. 'Açıkgöz Rehabilitasyon Merkez Kliniği' girdiğim çukurun ismiydi. Sonucunun yine vahim bir hataya sebep olacağını hissetsem de yüzleşmemin bir rahatlamaya ulaşmamı sağlayacağını umut ediyordum. Elimdeki anahtarı gri metal kapının deliğine sokup çevirmesi için görevli hemşireye uzattım. "Acil bir durumda içeriden kapının yanındaki düğmeye basmanız yeterli," dedi cılız ve yorgun görünen hemşire. Kapının üstünde dört tane ayrı kilit vardı. Bu bile durumun vahimliğini göstermeye yetiyordu.

Başımla onay vererek açtığı kapıyı ittirdim.

Hemşire anahtarı delikten çekip geri cebine attı ve içeriye girmem için kenara çekilip yanımdan uzaklaştı. Kapının içinden dışarıya doğru çıkan sıcak hava yüzüme çarparken derin bir nefes aldım. İçeriden gelen sıcak hava içimdeki korku ateşini daha da harlamıştı. Saf korkumun sebebi belki de vicdanımdı. Bilemiyorum... Geçmişimden gelen hiçbir şeyin gerçek yüzünü bilmiyordum. Madalyonun arka yüzüne bir çivi çakalı uzun zaman olmuştu.

Terleyen parmaklarımla kapıyı ittirerek içeriye doğru tıkırdayan sesler eşliğinde girdim. Metal kapı arkamdan tiz bir gürültüyle gıcırdayarak kapandığında odadaki eskimeye yüz tutan tanıdık bakışlar bana doğru döndü. Yüzündeki yorgun ifade önce boş baktı ardından da kinli bir şaşkınlığa büründü. İlerleme gücünü kendimde bulmakta çok zorlandım. Çimen yeşili gözleri git gide koyulaşırken boğazımdaki düğümler bir halat misali mideme doğru sarktı ve tüm kaslarımı boğumladı.

En son, nereden baksam yaklaşık bir buçuk sene önce gördüğüm bedeni kemiklerini belli edecek kadar erimişti. Sıskalaşmış bacaklarını karnına kadar çekmiş bir halde beyaz sedyenin üstünde oturuyordu. Odanın ışığını sağlayan tek şey ulaşamayacağı kadar yüksekte duran tek camlı pencere ve tavanda her bir nefesimle sallanan avizesiz ampuldü. Bir adet kahverengi sandalye ve çalışma masası dışında odada beyaz sedyeden başka hiçbir şey yoktu.

Masanın üstünde soğuduğuna adım kadar emin olduğum yemek tepsisine dokunulmamıştı. Ayakları aşağı doğru sarktığında cılız bacakları daha da ortaya çıktı. O çok sevdiği spor ayakkabı tutkusu burada kaybettiği zevklerinden biriydi. Ayaklarına bağcıksız eskimiş bir terlik verilmişti. Üstünde kayık yaka beyaz bir tişört ve altında da gri bir eşofman altı vardı. O herkesin dönüp dönüp baktığı etkileyici çocuk bir sefalete dönüşmüştü.

Zorlukla ayaklarıma kuvvet vermeye çalışarak bir adım attım. Yaklaşan adımlarımla kasılan vücudu titreyerek gevşedi. Başını iki yana salladığında bir adım mesafe kala adımlarımı durdurdum. "Hayır," dedi.

Sesi kulaklarıma şiddetle çarparken gözlerimi yumdum. Bir zamanlar dudaklarından çıkacak tek kelimeyi bile bir deli çocuk misali beklerdim. Kulaklarıma dolan sesini bile neredeyse unutmuştum. Her zaman tok ve yumuşak gelen sesi hırıltılaşmıştı. Yumduğum gözlerimi açtım.

Dudakları nemsizlikten mi yoksa yoksunsuzluktan mı bilemesemde kupkuru gözüküyordu ve morarmış gözleri altında kalın dudakları çatlayıp kabuk kabuk olmuştu. Hiçbir zaman görmemize fırsat vermediği sakalları uzun zamandır dokunmadığının büyük bir örneği olarak uzamıştı. Favorilerine kadar dağılan sakalları yorgunluğuna daha da bitaplık katmıştı. Tırnaklarımla parmak kenarımdaki etlerimi yolmaya çalıştım. Gergindim.

Gözleri yüzümde dolanırken dudak içlerimi ısırdım. "Benim," dedim gerçekliği hatırlatmak için. "Ben geldim Çağrı..."

Başını iki yana sallayarak kan çanağı olmuş gözlerini sarı saçlarımda gezdirdi. "Şimdi de hayaletin mi bana musallat oluyor?" Dudaklarından her çıkan sözcük ağzının içinde yuvarlanıyordu. Konuşma yetisinin köreldiğini hissedebiliyordum. Kurumuş dili sözcükleri düzgün telaffuz etmesini zorlaştırıyordu.

KIRIK PLAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin