"Kâhya Min Yoongi, ben gelene kadar kesinlikle odasından çıkmayacak. Yemek ve su verilmeyecek!"
"Hayır!" diye bağırdım. Aracının tavanını tutarak boynunu kütletti. Burnundan sert bir nefes alıp çakmak gibi parlayan gözlerini kıstı. "Eve gelince görüşeceğiz, seninle!"
Gözyaşlarım yanaklarımdan sızmaya başlarken bana nefret dolu bakışlarla bakan erkeğe çevirdim başımı. Kendi rızamla imzaladığım sözleşmenin ardından, bu şekilde hamlede bulunmam onun canını epeyce sıkmış gibi görünüyordu. 'Ben seni uyardım' der gibi bakıyordu bana.
Bakışlarımızın buluşmasının ardından bana arkasını döndü ve hâlâ açık duran aracının kapısından içeriye sızıp arabasına bindi.
Verandadan ilerleyip kapıdan içeriye zorla beni soktuklarında az önce havalı bir şekilde çıktığım eve sürüklenerek geri döndürülüyor olduğum gerçeği yüzüme tokat misali çarpıldı. O bana, özellikle maddelere bakmamı belirtmişti. Aptallık bendeydi. Hiç bir zorlama altında olmadan, kendi hür irademle imzalamıştım o sözleşmeyi.
Topuklarımı zemine sabitleyip delicesine diretsem de hiç bir işe yaramadığını fark edince vazgeçtim. İki izbandut gibi olan korumalar merdivenlerden beni havaya kaldırarak indirmişti.
"Koridorun sonundaki oda." Kâhya Min Yoongi, arkamızdan benim bavulumla birlikte geliyorken onları koridorun sonuna doğru yönlendirdi.
Kapıyı açıp beni bir paçavra parçası gibi odanın içine fırlattıklarında acıyla inleyerek yüzüstü yere kapaklandım. Düşmemin etkisiyle çenemi yere çarpmıştım. Lanet olsun!
Sızım sızım sızlayan çeneme rağmen başımı hafifçe kaldırıp Kâhya Min Yoongi'ye baktım acı dolu gözlerle.
Kâhya Min Yoongi ısrarla gözlerime bakmaktan kaçınarak bavulumu içeriye bıraktı ve korumalarla birlikte çıktı.
Kapıya uzanıp yetişemeden kapı sertçe suratıma çarptı ve kilit sesi kulaklarımda çınladı.
"Lütfen! Çıkarın beni!"
Yumruk haline getirdiğim ellerimle kapıya delicesine vurdum. "Kâhya Min Yoongi!"
Uzaklaşan adım sesleri, saniyeler içerisinde tamamen kesildi. Lanet olsun! Gitmişlerdi... Beni bu odaya kilitleyip gitmişlerdi!
Sırtımı kapıya yaslayıp bacaklarımı karnıma doğru çektim. Ellerimle yüzümü kapayarak hıçkırdım. Adam beni düpedüz uyarmıştı ve ben müthiş bir cüretkârlıkla bakma tenezzülünde bile bulunmadan imzalamıştım sözleşmeyi. Kahretsin!
Beladan kurtulmak isterken daha büyük bir belaya bulaşmıştım. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmaktan farksızdı bu...
****
Kaç saat boyunca orada ağladım bilmiyorum ama hava çoktan kararmış ve zeminde oturmaktan belim tutulmuştu. Kendi aptallığıma ağlamıştım daha ziyade aslında.
İnleyerek yavaşça zeminden kalkmak için hamle yaptım. Uyuşan dizlerim bedenimi taşımak konusunda güçlük yaşıyordu. Saatler önce yere paçavra gibi savrulmamın etkisiyle zemine düşen çantama çarptı ayaklarım. Sadece daha bir kaç saat önce buradan çıkıp giderken onu omzuma taktığım anı anımsayınca ciğerlerimi patlatmak istercesine iç geçirdim.
Çantamı ayağımla köşeye doğru itekleyip savruk adımlarım eşliğinde yatağa varmayı başardım.
Guruldayan karnımın üstüne yatıp yüzümü yastığa gömdüm. Çarşaflar mis gibi kokuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINNER • TAEKOOK +18 ✓
Fanfiction(+18 yetişkin içerik) Jeon Jungkook, zengin iş adamı Kim Taehyung'un evine yatılı hizmetçi olarak işe alınır. Jeon Jungkook yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunun farkında değildir. (Bolca smut+argo kelimeler içerir) Semetae Ukekook Yan ship sope Ba...