Haiii ben geldiiiim <3 Ehehe bölümü düzenleyene dek, sınırı neredeyse aştınız jsjsj Aslında ailemiz 170K okunmaya ulaştığı için sınır aşılmadan bölüm yazıp yazdığım gibi de paylaşmaktı niyetim. Çok az kalmış sınırın aşılmasına, ama nihayetinde bitti bölüm :D
170K için çok teşekkürler, sizi seviyoruuum. Bölüm 4800 kelimeyi aştı <33
Sınır aynı +700 oy +2700 yorum
Keyifli okumalar lokumlarım! Xx
***
"Felix'in ailesi onunla pek ilgilenmiyor, o gerçekten çok yalnız. Onu korumak istesem de yardım edebilecek gücüm yok. Lütfen... Yardım et Jungkook."
Soobin'in bu çaresizce yakarışı karşısında afallamış bir şekilde kalakaldım. "T-tamam, dur sakin ol. Taehyung'u arayacağım şimdi." diye soludum hızlıca. Elim ayağım birbirine girmişti ve duyduklarımı hazmetmekte güçlük yaşıyordum.
Parmaklarımı onun sıktığı nemli avuçlarından kurtardığım gibi arkamı dönüp koşar adımlarla telefonumu bıraktığım komodinin üstünden geri aldım.
Alelacele telefonumun şifresini girip son aramalara bastım. Taehyung'u geri ararken, bakışlarım tırnaklarını kemiren Soobin'e çevrildi.
İnanılmaz endişeli ve gergin görünüyordu. Onu böyle görüp, aşağıda Felix'in tehlikede olduğunu düşündükçe ben de inanılmaz gerilmiş ve kaygı duymaya başlamıştım.
"Aç lütfen Taehyung." diye mırıldanarak Soobin'e doğru yürüdüm. "Açmıyor mu?" dedi burnunu çekerek. Gözyaşlarının istilasına uğrayan beyaz teni kıpkırmızı kesilmişti.
Başımı iki yana sallayıp yanından geçtiğim gibi odadan çıktığımda hızlıca peşimden geldi. "Jungkook, ne yapacağız!" diye ağlamaklı bir sesle bağırdığında soğukkanlı olmaya çalışsam da, paniklediğim ellerimin titremeye başlamasından belli oluyordu.
Ensemi sıvazlayarak sesli mesaja yönlendirilen çağrıyı sonlandırıp şansımı yeniden denedim. Bir yandan da önüme çıkan merdivenin basamaklarını hızlıca inerek misafir odalarının olduğu bölüme doğru yöneldim.
"Sakin olalım önce, Taehyung illaki görecektir çağrımı. Hangi odadalar?" diye sorduğumda, sesimi bölen gür bir kalın ses kulaklarımın pasını sildi.
"Burası..." dedi ürkekçe Felix ve Bay Kim'in içeride olduğu odayı parmağıyla işaret ederek. Sesler zaten o kadar yoğun geliyordu ki, o söylemese bile kolayca anlayabilirdim.
"Kapıyı kilitledi." Uzanıp kapıyı açmaya kalkıştığımda, Soobin'in sesi kulaklarımda uğuldadı. Siktir ya.
Çağrı yeniden sesli mesaja dönüşmüştü ve ben mesaj bırakmadan telefonu kapatıp cebime tıkıştırmıştım.
Felix'in içeriden, "Yalvarırım yapmayın!" diye haykırışını duyduğumda, Soobin'e döndüm hızla. Onun çaresiz çıkan sesi benim dizlerimin titremesine sebep olmuştu.
"Korumaları çağır, koş Soobin!" diyerek onu iteklediğimde başını sallayarak arkasını döndü ve telaş içerisinde uzaklaştı.
Kapıyı açmak için zorlamaya son verip yumruk haline getirdiğim parmak boğumlarımı sertçe kapıya indirmeye başladım. "Bay Kim! Kapıyı açın! Polis çağırıyorum şimdi!" diye bağırdım parmaklarım sızlayana dek kapıya vurmaya devam ederek. Sesimi duyabilmesi için elimden geldiğince yüksek sesle bağırmaya çalışmıştım, ancak ne kadar başarılı olduğum aşikârdı.
Tek elimle kapıyı yumruklarken diğer elimle cebimdeki telefonumu geri çıkarttım ve yeniden Taehyung'u aradım. Lütfen aç, lütfen...
Sonuna kadar çaldığında tam umudumu kaybedeceğim sırada bu defa açtığında derin bir nefes çektim içime. Tanrım, şükürler olsun...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINNER • TAEKOOK +18 ✓
Fanfiction(+18 yetişkin içerik) Jeon Jungkook, zengin iş adamı Kim Taehyung'un evine yatılı hizmetçi olarak işe alınır. Jeon Jungkook yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunun farkında değildir. (Bolca smut+argo kelimeler içerir) Semetae Ukekook Yan ship sope Ba...