24 | Kapalı Havuz

70.1K 3.7K 11.6K
                                    

Haiiii, ben geldiiim. Ehehe yahu yine 2. günde sınır aşıldı sjsjsj Sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum ama DIRTY PRISONER'e yb yazmam gerekirken sınır aşıldığı için SINNER'a yb yazmak zorunda kaldım aw. Teşekkür ederim oy verip yorum yapan herkese. Her bölüm biraz biraz çoğaltıyorum sınırı diye kızmayın lütfen, çünkü çok fazla ficim var. Ayrıca onlara da hepinizi beklerim <3

Bölüm sınırı: 325 oy +1500 yorum.

Keyifli okumalar! Xx

**

"O benim ve dokunamazsın. Yeter, konuyu uzatacaksan çek git evimden!" Gür sesi kulaklarımda yankılandığında omzunun ardında duran bedenim, onun sesinin etkisiyle büsbütün sarsıldı.

Kır saçlı adam ellerini havaya kaldırarak, "Tamam, sakin ol oğlum." dedi ve avuçlarını gösterecek şekilde Bay Kim'in önünde yavaşça salladı.

Bakışları Bay Kim ve onun omzunun arkasında saklanan benim gözlerim arasında mekik dokurken, Bay Kim'in babası olduğunu düşündüğüm ancak ona biraz bile benzemeyen adamdan bakışlarımı hızlıca kaçırdım. Onunla göz teması kurmaya cesaretim yoktu. Belki de babası değildi, aynı soyisme sahip olabilen bir müşterisi olabilirdi, ya da uzak bir akrabası...

Bay Kim, yavaşça bana doğru döndüğünde, gözyaşlarımla sırılsıklam kesilen yüzümü kaldırıp güç bela ona baktım çekinceyle. "Hemen git buradan." Kulağıma eğilerek fısıltısını bıraktığında, titreyen dudaklarımı sımsıkı birbirine bastırdım.

Geri çekilmesiyle birlikte kulağıma vuran sıcak nefeslerinin yerini amansızca hava sarmaladı. Başımı hızlıca olumlu anlamda salladım ve tepsiye tırnaklarımı bastırıp göğsüme doğru iyice bastırırken, ona itaat ederek vücudumu taşımakta güçlük yaşayan dizlerime hükmederek yürümeye başladım.

Bay Kim ile bir bağlantısının olup olmadığına bir türlü karar veremediğim kır saçlı adam, koltuğa geri oturmuş ve yanından geçene dek beni izlemişti. Delici bakışlarını üzerimde hissetmek, vücudumda barınan gücü emip alacak kadar yoğundu. Buna rağmen dizlerim beni yarı yolda bırakmadı ve çalışma odasının kapısına kadar varmayı sarsık adımlarım eşliğinde başardım.

"Taehyung, hizmetkârlarını sadece becerdiğini düşünüyordum. Bu tepkin neydi böyle? Hizmetkârına aşık olacak biri değilsin sen çünkü." Tok sesi işittiğim anda elimi attığım kapının kulpunun deli gibi titrediğini fark ettim. Aslında titreyen kapı kulpu değil, benim parmaklarımdı. Duraksama yaşayarak onun bir cevap vermesini bekledim.

Ancak tam da o sırada Bay Kim'in keskin sesi beni bir kez daha yerimden sıçrattı.

"Jeon, çık dışarı artık!" Neredeyse yeri göğü inleten sesiyle paniklerken, elim ayağıma dolanmış bir şekilde kapı kulpunu aralamayı başardığım gibi kendimi dışarıya attım.

İstediği gibi istediği şekilde personelleriyle yakınlaşıyordu, bu yüzden herkesin hür iradesiyle sözleşme imzalamasını sağlıyordu. Ama yine de o pislik adamdan bu sözleri duymak beni kırmıştı. Bana aşık olmasını beklemem aptalcaydı... Benimle ilgileniyor diye heveslenmem, heyecanlanmam hepsi aptalcaydı... Ondan hoşlanmamam gerekirken, şimdi bana aşık olmasını umut etmek isteyecek kadar aptaldım ben...

Kapıyı arkamdan çekip kapattığım gibi hızlı adımlarla ilerlerken, koridorun başında Felix karşıma çıktığında yanağımın içini ısırdım.

Hüngür hüngür ağladığımı görmemesi için başımı önüme eğerken, hışımla tepsiyle yüzümü kapattım.

"Jungkook, sen iyi misin?" Felix'in endişeli sesi kulaklarımda uğuldadığında burnumu çekerek yanıma geldiği halde onu görmezden gelerek ilerlemeye kaldığım yerden devam ettim. Bacaklarım yalpalayan adımlar atıyor, ayak tabanlarım zemine sağlam basmıyordu bile. Dizlerim lastikten yapılmış gibiydi.

SINNER • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin