46 | Doğruluk ve Cesaret

39.2K 2.9K 11.4K
                                    

Haii, ben geldiim. Sınır aşılmadı, ama ufak bir kıyak yapıp kısa da olsa bölüm paylaşmak istedim sizlerle. Kısa dediğim de 3300 kelimelik bölüm oldu gerçi. Bugün uyandığımda canım biasım Yoongi'nin covid olduğu haberini aldım ve moralim çok düşük, pek verimli bir bölüm yazamadım. Odaklanamadım çünkü. Umarım tez zamanda iyileşir ve çok ağır atlatmaz minik kedim :(

Sınırımız aynı: +900 oy +2800 yorum.

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar diliyorum hepinize <3

**

"Aaa şey, Kâhya Min Yoongi bizimle yemeyecek mi?" diye sorduğunda Kâhya Min Yoongi ile ben aynı anda dudaklarımızı aralamak için hamle yaptık. Ancak Taehyung her ikimizden önce davranarak lafa atıldı.

"Yoongi, kendine de bir servis aç ve Hoseok'un yanına geç." Taehyung'un sözleriyle birlikte ağzım bir karış aralanırken, bakışlarım doğrudan Kâhya Min Yoongi ile buluştu.

Her ikimiz de şaşkın bir şekilde kalakalmıştık. Taehyung, uzun ince ve kemikli parmaklarını hafifçe tenime vurarak yukarıdan aşağıya doğru bir çizgi çizerek, bacağımın iç kısmında parmaklarını oyalamaya devam etti.

"Hadi Yoongi, yemekler soğuyacak." dedi otoriter sesi bu defa. Kâhya Min Yoongi'nin bakışları ben ve Taehyung arasında mekik dokurken, son duyduğu sözlerin üzerine başını eğerek selam verdi.

Hızlıca topukları üstünde arkasını dönüp salondan çıkıp giderken, onu izleyen Hoseok'a çevirdim bakışlarımı. Dalıp gitmişti.

Alt dudağımı ısırarak, tenimi okşamaya devam eden, yanımdaki erkeğe çevirdim bakışlarımı. Kulağına doğru yaklaştım sonra.

"Bu jest çok hoştu." diye mırıldandım kulağına sıcak nefeslerimi salarak. Dudaklarının iki kenarı beğeniyle büküldü.

Başını çevirerek Hoseok'un karşımızda oturuyor olmasını önemsemeden dudaklarını sertçe dudaklarımın ortasına bastırdı.

Başım bu baskılı öpücüğünün etkisiyle geriye doğru kaydığında sertçe yutkundum. Neyseki öpücüğü kısa tutup geri çekildi ve dudaklarımızın temasını koparınca, dudaklarının sıcak yumuşaklığının yerini hava sarmaladı.

Bakışlarım doğrudan Hoseok'a çevrilse bile, hâlen daha gözünün salonun kapısına sabitlenmiş halde olduğunu gördüm. Gerçi o bizi izlemiyor gibi görünse bile her şeyi fark eden bir uyanığın tekiydi.

Saniyeler sonrasında Kâhya Min Yoongi elinde servis tabaklarının ve bardaklarının bulunduğu gümüş tepsiyle geri döndüğünde Hoseok gülümsedi.

Gözlerimi kısarak şüpheyle Hoseok'a baktım. Ona dik dik bakıyor olmama rağmen servisini açtıktan sonra tepsiyi köşedeki vitrinin üstüne bırakıp yanına oturana dek Kâhya Min Yoongi'yi izledi ve bana göz ucuyla bile bakmadı. Vay arkadaş!

Kâhya Min Yoongi şarap servislerini yapmadığını fark edince hızla ayağa kalktı ve köşedeki şarap şişelerinden birini alıp ağzındaki mantarı kontrollü bir şekilde çekerek çıkarttı.

Hoseok, hülyalı gözlerle Kâhya Min Yoongi'yi izlemeye devam ediyordu, hipnoz olmuş gibiydi. Resmen bizi görmüyordu.

Uzanıp ayağına tekme atmak istedim, ancak masanın büyüklüğü nedeniyle bacağım ne yazık ki onun bulunduğu noktaya kadar uzanamadı.

Önce Taehyung'un kadehini doldurdu ve hızlıca benim tarafıma doğru yöneldi. Etimi dürtüklemek üzere hamle yapmaya son verip bıçağım ile çatalımı tabağımın içine bıraktığım gibi ona yardımcı olabilmek için kadehimi alıp ona doğru uzattım.

SINNER • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin