Merhabaa :) Ben geldimmm. Bölüm çok uzun olmadı, ama daha fazla arayı açmadan paylaşayım istedim. <33
Keyifli okumalar muaah! Xx
**
Bay Kim'in salondan çıkmasının hemen ardından Kâhya Min Yoongi elinde telefonum ile gelmişti. Yolda karşılaşmış olma ihtimalleri çok yüksekti.
Salonun merkezine kadar gelip günlerdir ayrı kaldığım telefonumu bana uzattığında yüzüme asılan geniş bir gülümseme eşliğinde uzanıp telefonu elinden aldım. "Teşekkür ederim Kâhya Min Yoongi."
Gözleri yüzümde dolanan erkeğin koyu bakışları oyalanmadan boynuma düştüğünde öksürerek boynumu ondan saklamak ister gibi yana döndüm. Bay Kim'in orada bıraktığı iz epeyce dikkat çekiyor olsa gerekti. Kahretsin!
"Hadi masayı toplayalım." dedi tok sesi, sanki hiç bir şey görmemiş gibi, tek kelime edip bu olayın bahsini açmadan. Sorgulamadığı için şükretsem de, bu izi tek başıma yapamayacağım gerçeğiyle yüzleşmemi sağladı. Elbette Bay Kim'in yaptığını anlamıştı.
Avuçlarımın arasında duran telefonumun ekranına hafifçe tıkladığım anda siyah ekranla karşılaşınca hüsranla iç geçirdim. Şarjım bitmişti. Ah lanet olsun! Hoseok'a günlerdir haber vermemiştim ve gerçek anlamda meraktan ölüyor olsa gerekti.
Hüzünle dudaklarımı büzüp telefonumu elbisemin cebine tıkıştırdım ve çoktan tabakları eline alan Kâhya Min Yoongi'ye göz ucuyla baktım.
"Şey yere kahve dökülmüştü de, banyodan kova ve bez alıp öncelikle burayı silsem olur mu?"
Kâhya Min Yoongi, elindeki tabaklarla bana döndü ve bakışlarını kahve dökülen, Bay Kim'in sandalyesinin olduğu köşeye çevirdi.
Gözlerine inanamamış gibi elindeki tabakları bile bırakma zahmetinde bulunmadan bana doğru biraz daha yaklaşıp sandalyeyi ayağıyla itekledi.
Sandalyeyi çekmesiyle parke olduğu gibi ortaya çıkarken, bakışları doğrudan zemine yayılmaya devam eden kahve lekesine kaydığında kaşları çatıldı. Dudakları aralansa bile tek kelime etmedi, sadece hava yutmakla yetindi.
Bay Kim'in benim temizlememe izin vermeyip parkeyi bu halde bırakmış olmamı sağladığı için o da en az benim kadar şaşırmış olmalıydı. Ki bu bakışlarına doğrudan yansıyordu.
Ondan bir onay beklediğim aşikârdı, ancak o sessiz kalmakta ısrarcıydı. Bu yüzden ona yeniden seslenmekte bulmuştum çareyi.
"Kâhya Min Yoongi?"
Başını yavaşça beni onaylarcasına salladı. Bakışları zeminden tırmanarak, gözlerime yükseldi. "Koş kova ve bez alıp gel."
****
Önce parkeyi defalarca silip güzelce temizlemiş, sonrasında da Kâhya Min Yoongi ile Soobin'in kaldırdığı masa örtüsünü katlayıp kaldırmış ve masayı silmiştim. Masaya aksesuarları kırmadan dizdikten sonra elimdeki masa örtüsünü banyoya gidip kirli sepetine atmıştım.
Sonrasında soluğu odamda almıştım.
Sırtçantamın ön gözünden şarj aletimi aldığım gibi, cebimden çıkarttığım telefonu şarja takmış ve kablosu yatağa kadar uzanmadığı için yere çöküp telefonu açmıştım.
Telefon açılır açılmaz bildirim bombardımanına tutulurken yüzümü buruşturdum. Hoseok gerçekten çok merak etmişti. Tanrım!
Hiç bir mesajına bile bakmakla vakit kaybetmek istemediğim için derhal onu aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINNER • TAEKOOK +18 ✓
Fanfiction(+18 yetişkin içerik) Jeon Jungkook, zengin iş adamı Kim Taehyung'un evine yatılı hizmetçi olarak işe alınır. Jeon Jungkook yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunun farkında değildir. (Bolca smut+argo kelimeler içerir) Semetae Ukekook Yan ship sope Ba...