Final

42.7K 2.6K 4.9K
                                    

Haiiii, ben geldiiim ağağğa. Final yazısıyla bakışıyoruz ve biraz hüzün biraz da gurur doluyum. Bir uzun yolculuğun daha sonuna geldik. Daha ilk yazdığım gün dün gibi, zaman çabuk geçiyor gerçekten.

O zaaaman uzatmıyorum ve son bölümle sizi başbaşa bırakıyorum ehehe , yazım yanlışlarım varsa affoluna. Son kez keyifli okumalar diliyorum lokumlarım! Xx

**

Taehyung ile efil efil rüzgarın tenlerimize bıraktığı esinti eşliğinde bisikletlerle gezerken, defalarca beni geçmeye kalkmış ve neredeyse çöp kutularından birine çarpmaktan kıl payı kurtulmuştu.

"Ya anladık sen daha iyi sürücüsün, birine çarpacak düşeceksin şimdi." diye şikayetçi bir tavırla çıkıştığımda, onun daha iyi olduğunu kabullenmemin üzerine memnun bir şekilde kıkırdadı. Ona kafa tuttuğum ve şu anda u dönüşü yaptığım için keyiflenmişti.

"Anladın demek ki beni geçemeyeceğini, eh bu da bir şey." diye homurdanarak omzunun üzerinden ufak bir açıyla bana bakarken gittikçe yavaşlattı bisikletinin hızını.

Ben de bunu fırsat bilerek aramızdaki mesafeyi kapattığım gibi pedallara yüklenerek onu geçtim.

"Aaaaa resmen üçkağıtçılık bu." diye huysuzca arkamdan söylense de, kısık sesli kıkırtısı kulaklarımda uğuldadı.

"Yooo hiçte bile." diyerek itiraz ederken bir yandan da gülerek aramıza açtığım mesafeyi korumak için hızımı stabil tutmaya özen gösterdim.

"Yetişip yakalarsam sokağın ortasında seni yere yatırır öperim!" dediğinde ağzım şokla açıldı. Sözleri beynimden aşağıya kaynar sular dökülmesine sebebiyet verirken, bisikleti hızlandırmak yerine durdurdum. Çok büyük bir tehditti bu ve hiçte blöf yapar gibi bir tınıda söylememişti, gayet ciddiydi. Yapardı. Yapacağını biliyordum, bu yüzden de risk almayı bırakıp pes ettim.

Bana sadece saniyeler içerisinde yetişip neredeyse duracak kadar yavaşlarken tek ayağını zemine dayayıp destek aldı. Şimdi yan yanaydı bisikletlerimiz ve aramızda nereden bakılsa bir adımlık mesafe bile yok sayılırdı, yakındık epeyce.

Bisikletin gidonlarına asılarak, ben ona aval aval bakarken uzanıp dudaklarımın ortasına sert bir öpücük bıraktı. Başım, baskılı öpücüğün etkisiyle geriye doğru kaydı.

"Gerçekten yapacağımı nasıl biliyor da duruyor, beni iyi tanıyorsun Jungkook." dedi hoşnut bir sesle, dudaklarında sergilenen geniş gülümsemesi eşliğinde, böbürlenircesine homurdanarak.

Bakışları aniden omzumun üstünden arkamdaki bir noktaya takılıp kaldığında dudaklarını büzerek ıslık çaldı.

Kaşlarım çatılırken, bisikletime asılarak oturduğum bisikletten kalkacak şekilde ayaklarımı zemine sabitleyerek bakışlarımı Taehyung'un baktığı yöne doğru çevirdim.

Etrafın tenhalığını güzelce değerlendiren bir çiftimiz gözlerimizin önünde yiyişmekle meşguldu. Ve biz onları basmıştık şu anda.

Kâhya Min Yoongi, Hoseok'u kucağına almış ve şehvetle öpüşüyorlardı. "Oh oh mis mis." Taehyung arkadan homurdandığında sessiz olması için işaret verdim. Neyse ki, duymamış olmalılar ki, ayrılmadılar ve işlerine devam ettiler.

"Sessizce uzaklaşalım bence, daha sonra geri döneriz." diyerek düşüncelerimi ona kısık sesle ifşa ettiğimde omzunu umursamaz bir tavırla silkti.

"Bir sonraki gelişimizde onları daha beter halde görebiliriz, anın büyüsüne kapılıp ortalık yerde sevişir bile bunlar, aldım ben o havayı Yoongi'den. Yapar o, aynı bana benziyor çünkü Yoongi." dedi ağır ağır.

SINNER • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin