52 | Kendini Yıpratma

28.3K 2.2K 2.1K
                                    

Haiii, ben geldiiim. Ağağağa bu haftasonu Sinner'ı bitirme kararı aldım. Yani zaten final olacaktı, ama diğer ficleri biraz daha bekletip önceliğimi Sinner'a verip üst üste bölüm yazarak iki güne bitireceğim. Zaten finale son 1 ya da 2 bölüm kaldı. :)

Bol bol oy ve yorum isterim. Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar diliyorum lokumlarım! Xx

**

"Ben sana güzel bir anne olamadım, üzerinde ufacık bir emeğim ve hakkım varsa -ki var, çünkü abin ölmeden önce her ikinizi de her şeyden sakınacak kadar iyi bakıyor, koruyor ve seviyordum- sonuna kadar helal olsun. Sana bu hayatı zindan ettiğim için özür dilerim, ama inan ki ben de abin öldükten sonra ışığımı kaybettim, karanlıkta kayboldum."

"Sus!" diye gürledi Taehyung müthiş bir şiddetle, aniden. Ardından benim onu tutan bedenimden kolayca tek bir hamlede sıyrılarak kurtulduğu gibi, hiddetle ayağa dikildi.

Elinin tersiyle yüzünü sertçe sildi. "Kapa çeneni! Ben... Bir kardeşim olduğunu dahi hatırlayamıyorum. 5 yaşında anılarımı, bunu yaptığımı... Bunca yıl sonra gelip bana bunu söylemeye ne hakkın vardı? Vicdanını mı rahatlattın sen şimdi?!"

Tek elini kaldırıp işaret parmağını ona doğrultarak hışımla sallarken, zeminde oturmaya son verip hızlıca kendimi ayağa çektim ve onun aramıza açtığı adımlık mesafeyi kapatıp yanına geri yanaştım.

"Küçücüktüm ben! Lanet olasıca... Küçücüktüm ve her gece beni sevmen için dua ederdim çaresizce! Aptal gibi, umutsuzca benimle ilgilenmeni bekleyerek büyüdüm ben tek başıma! En çok sana ihtiyacım varken sen beni terk ederek gittin ve başkasıyla evlenmeyi seçtin. En başında beni terk ettiğin gibi git yine!"

Taehyung'un omzuna dokunarak onu sakinleştirebilmek amacıyla fısıldadım. "Lütfen, sakinliğini koru Taehyung." Beni bile duymayacak kadar yükselmişti.

"Seni elbette affetmeyeceğim, çünkü sen beni bir dipsiz kuyunun içine atıp orada yalnız başıma bıraktın. Sen benim çocukluğumu elimden aldın. Bir abimin olduğunu bile hatırlamayacak yaştayken, onu öldürdüğümü söylüyorsun bana... Onu öldürdüğümü hatırlayamamam gayet normal değil mi? Ve küçücükken bunun bilinciyle yapmış olmam imkansız değil mi?! Bana keşke en başında bunu söyleseydin, en azından senin benden vazgeçtiğin gibi ben de senden vazgeçer ve sana sırtımı dönerdim!" diye gür sesiyle bağırdı, neredeyse son nefesine kadar. Sesi çatallamaya başladığı evrede duraksadı ve burnundan sert nefesler çekerek başını iki yana salladı.

"Madem abim hastaydı... Madem o yorgundu, sen gelip oynasaydın benimle. Çocukmuşum ben ya, 5 yaşındaymışım. Tek istediğim oyunmuş işte, küçücükmüşüm çünkü, hatırlamıyorum bile! Lanet olsun abim yerine gelip sen benimle oynasaydın bu şekilde olmazdı... Ama dur, beni suçlamak daha kolay değil mi? 5 yaşında bir çocuğu suçlamak çok daha kolaydı senin için!"

Taehyung, eline geçen mumluğu alıp hırçınca karşısında kalan cama fırlattığında, kadın irkilerek yana doğru kaçmaya çalıştı. Cam ortadan ikiye çatlayıp bir kaç parça etrafa saçıldı.

"Taehyung, lütfen... Lütfen." diye mırıldandım panik içerisinde ona sıkıca arkasından sarılarak durdurmaya ve sakinleştirmeye çalışırken. Elim ayağım tir tir titriyordu ve ne yapmam gerektiğini bilemiyor, kestiremiyordum.

"Evet, haklısın seni suçladığım için beni asla affetme, ama zamanında yanında olamasam da-"

"Yanımda olamadın değil, olmadın! Bile isteye olmadın! Bu zamana kadar benim yanımda olmadığın gibi, defol hayatımdan! Şu saatten sonra sana ihtiyacım yok, çünkü benim sana ihtiyacım olduğunda sen benim yanımda değildin! Bir daha karşıma çıkmaya kalkışma, gözüm görmesin seni. Bu eve bir daha adımını atmayacaksın!"

SINNER • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin