Haiii, ben geldiiim. Ayaya nasılsınız bakeem? Gecenin bu vakti gelmişem sjsjs Lan napim anca yazdım saatlerdir bu bölümü yazıyorum omuzlarım felç:D Sınırın bu kadar çabuk aşılacağını tahmin etmiyordum açıkçası, çok fenasınız aw jsjssj
Bu bölüm sınırını epeyce yükseltiyorum, çünkü 3 bölümdür neredeyse her gün yb yüklüyorum. Bu yüzden anlayışla karşılayacağınızı düşünüyorum, eh malum ben de robot değilim :)
Bölüm sınırı: +550 oy +2300 yorum
Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar lokumlarım! Xx
--
"Ne duydun Soobin?!" diye bir anda çıkıştığımda kulağıma doğru yaklaştı. Ellerini sallayarak çekinceyle dudaklarını şişirdi. Tereddüt etmeye son verip dudaklarını konuşmak adına araladı.
"Jimin'i öldürmelerini emretti. Yani şu anda Jimin yurtdışına falan gitmiyor, çünkü çoktan öldürüldü."
Sözlerini idrak etmekte zorluk yaşarken sertçe yutkundum. Başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüş etkisiyle sarsılırken gözlerim doldu. Burnumda garip bir sızı baş kaldırdı.
Jimin'i öldürtmüş müydü? Gerçekten bunu yapmış mıydı? Hayır, bunu yapmış olamazdı, bana yalan mı söylemişti?
"Jungkook benden duymuş olma, sana gelip söyledim ama aramızda kalsın lütfen. Bak eğer bunu Bay Kim öğrenirse beni mahveder." dediğinde aval aval yüzüne baktım. Şok içindeydim. Beynim karıncalanıyordu.
"Jungkook, huu? Duyuyor musun beni?" Omuzlarımdan sarstığında kollarını itekleyerek bir adım geri çekildim. "Jungkook, hadi ama o ölmeyi hak etti. Hem seni ölüme terk edip giden kendisiydi. Klostrofobini sana karşı kullanıp seni bodruma kilitledi."
Ben babamın bana yaşattıklarına rağmen onun bile ölmesini isteyecek biri olamamıştım ki. Jimin'in ölmesini de asla istememiştim. Birinin canından olmasını isteyecek bir insan değildim. Bu işten kovulmasına bile zamanında müsaade etmemiştim, kaldı ki buna pişman olmuştum orası ayrı bir konuydu. Ama sonuç itibariyle bana yaptıklarına rağmen ölümle cezalandırılması... Fazlaydı.
Bir yanım kimseye güvenmemem gerektiği gerçeğini haykırıyordu. Yani Soobin'e de güvenmemem gerekiyordu, belki de yalan söylüyor olabilirdi. Taehyung muydu bana yalan söyleyen, yoksa Soobin'miydi, bunu ancak Taehyung'a sorarak öğrenebilirdim. Beynimde çanlar çalıyordu. Tanrı aşkına, her geçen saniye daha da karmaşaya sürükleniyor gibi hissediyordum bu evde...
"Jungkook, Bay Kim ile konuşmayacaksın değil mi? Bak bunu ona söylersen ben biterim. Tanrı aşkına dilimi tutup sana bunu söylememeliydim." diyerek kendi kendine kızdığında burnumu çekip zemine indirdiğim bakışlarımı yeniden onun gözlerine yükselttim.
"Bana yalan söylemediğini nereden bileceğim?" diye şüpheyle sorduğumda kaşları itinayla havalandı. Ağzı bir karış aralandı ve genzinden garip bir ses yükseldi. "Hayır, böyle bir durumda nasıl yalan söyleyebilirim ki? Neden sana yalan söyleyeyim hem? Tanrı aşkına en sonki olaydan dolayı bana kızgınsın biliyorum, ama gerçekten benim haberim yoktu. Felix'in sana Bay Kim'in babasını söylediğini zannediyordum." dedi neredeyse soluk almadan hızlıca savunmaya geçerek.
Dilimi yanağımın içinde çevirip hafifçe yanağımı dürttüm. "Tamam, Jimin'i ara. Telefonunu açarsa anlayacağım ki, bana Bay Kim değil, sen yalan söylüyorsun." dediğimde kaşları çatıldı. Sesim kendimden emin çıkmıştı.
Ellerini uzatarak önümde salladı hızlıca. "Hayır, ben yalan söylemiyorum. Yemin ederim duyduklarım buydu. Ben aramayı denedim, ama telefonuna cevap vermedi, yeniden deneyelim ama." dedi telaşla hizmetçi elbisesinden cep telefonunu çıkartarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINNER • TAEKOOK +18 ✓
Fanfiction(+18 yetişkin içerik) Jeon Jungkook, zengin iş adamı Kim Taehyung'un evine yatılı hizmetçi olarak işe alınır. Jeon Jungkook yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunun farkında değildir. (Bolca smut+argo kelimeler içerir) Semetae Ukekook Yan ship sope Ba...