4 | Her Şeyi Kabul Ettin

70.3K 4.4K 13.7K
                                    

Daha 1 saat kadar önce ağlayan ben değilmişim gibi, salondan sırıtarak çıkmıştım. Pirinç keki ile bakışmaya son verip onu kemire kemire mutfağa ilerledim yavaşça.

Kâhya Min Yoongi sandalyeye oturmuş, çerçeveli gözlüğünün altından, masaya serdiği gazeteyi inceliyordu. Adım seslerimi duyunca başını yavaşça kaldırdı ve telaşsız bir ifadeyle bakışlarımızı buluştururken, burnunun ucuna düşen gözlüğünü işaret parmağının boğumuyla düzeltti.

Peçeteyle tuttuğum ve çoktan yarısını yemiş olduğum pirinç kekini farkettiği anda gözleri irileşti. Hızla sandalyesini iterek ayağa fırladı.

"Onlar Bay Kim'e özel hazırlanan yiyecekler Jeon! Seni uyarmıştım, onları yiyemezsin! Tanrı aşkına, nasıl alırsın onlardan?! At çabuk, Bay Kim görmesin!" Onun telaşlı hali karşısında ağzımdaki lokmayı yavaşça çiğneyip yuttum. Neredeyse boğazımda kalacaktı.

"Kendisi verdi." diye mırıldandım ağzımdaki lokmayı yuttuğum ilk anda, elimle ağzımı kapatarak.

Felix mutfak tezgahını silerken, hızla bana döndü. "Ciddi misin sen?" Her ikisi de bana hayalet görmüş gibi bakarlarken ne diyeceğimi bilemedim. İma dolu bakışları karşısında öylece kaldım. Pekala, Bay Kim'in bana pirinç keki vermesi en az beni şaşırttığı kadar onları da şaşkına çevirmiş olduğuna göre böyle bir şeyi daha önceden hiç yapmamış olsa gerekti.

Evet evet. Çünkü bu şaşkınlıklarının başka açıklaması olamazdı. Gerçekten de Bay Kim, bunu ilk defa yapıyordu. İlk günden üstüme çok yüklendiği için belki de kendini kötü hissetmişti. Bilmiyorum... 

"Şey bu arada, Bay Kim bugün işe geç gideceğini size bildirmemi istedi. Kahvaltı hazırlayıp yiyebilirmişiz."

Kâhya Min Yoongi ile Felix birbirlerine ağızları bir karış aralanmış bir şekilde bakarak duyduklarını idrak etmekte zorlanırken, yeniden bana döndüler. "Bunu söylediğine emin misin?" diye sordu Felix şüpheyle tek kaşı havalanırken, bir elini tezgaha yaslamış, diğer elini beline koymuştu.

Kâhya Min Yoongi ise kalçasını masaya dayamış, ellerini göğsünde çaprazlamış, çattığı kaşları eşliğinde bana bakıyordu. Bakışlarım ikisi arasında mekik dokurken, "Eminim. Neden ki?" diye sordum, çok meraklı gibi görünmemeye özen göstererek. Ama böyle tepki vermeleri merakımı yüksek düzeylere tırmandırmamış dersem yalan olurdu doğrusu.

Felix elindeki bezi tezgaha fırlattı ve histerik bir şekilde güldü. "Bay Kim gitmeden bizim kahvaltı etmemiz yasak, maddeleri okumadın mı?"

Bu da mı sözleşmenin maddelerinde vardı? Woah cidden.

"Açlıktan ölsek bile mi?" diye mırıldandığımda başını beni onaylarcasına salladığında kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.

"Ben Bay Kim'den teyit almaya gidiyorum Felix. Eğer doğruysa Soobin'i çağırırsın, misafir odalarından birini temizlemeye başlamıştı."

Felix, başını olumlu anlamda salladı. "Tamamdır Kâhya Min Yoongi."

Kâhya Min Yoongi yanımdan geçeceği sırada uzanarak bileğinden tutup onu durdurdum. "Yalan söylemiyorum." diye fısıldadım.

Kaşlarını çatarak, bileğini kavrayan parmaklarıma baktığında, elimi geri çekmem saniyelerimi aldı. Çatık kaşları eşliğinde gözlerime dikti koyu bakışlarını. Zeytin gibiydi gözleri.

"İşimi sağlama almaya çalışıyorum. Bu evde onun bunun sözüyle hareket eden biri değilim ben. Evin efendisinden bizzat duymadan hiç bir hamle yapmam, çünkü emirleri sadece Bay Kim'den alırım." dedi tok sesi. Ardından yanımdan hızlıca geçip gitti.

SINNER • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin