Haiii, ben geldiiim canparelerim nabersiniz aww? :D 120K olmanın şerefine henüz sınır aşılmamışken bölümü yetiştirdim ve aşılmasını beklemeden paylaşayım bir sürpriz yapayım dedim. Mükemmelsiniz cidden, destek olan herkese çok teşekkür ederim.
Ayrıca teşekkür ederim oy ve yorumlarınız için, ama sınır aşılsın diye boş yorum yapan çok var, lütfen daha ziyade düşüncelerinizle dolsun o yorumlar. O sınırı sadece sayı yazılsın diye koymuyorum çünkü unutmayın bunu tamam mı?
Bölüm sınırı: +450 oy +2000 yorum, aynı yine sınır -ama bu defa sınır aşılmadan yb yollamayacağım o bir kere olur onu da söylim sjsjs-
Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar lokumlarım! Xx
**
Omuzlarım sarsılırken, tüm acıma rağmen karnıma doğru çektiğim dizlerime yüzümü yasladım. Gözlerimi sımsıkı kapatırken, kirpik diplerimden tenimi yaka yaka indi gözyaşlarım acıyla.
"Lü-lütfen çı-çıkarın beni..."
Saç diplerimden, ayak parmak uçlarıma kadar uzanan sıcaklık dalgası her geçen saniye daha çok şiddetini arttıracak şekilde yükselişe geçerken, nabzım delicesine hızlandı.
Kalbim ağzımda atıyordu, kan akışım hızlanmış ve korku dört bir köşeden vücuduma hücum ederek beni sıkıştırıyordu.
Ense kökümdeki sızı eşliğinde, tenimden soğuk terler dökülüyordu. "Lütfen..." diye yalvardım hıçkırıklarımın arasından. Kelimeler boğazıma diziliyordu. Genzimde baş kaldıran o koca yumru yutkundukça canımı yakıyordu. Göğsümde yoğun bir baskı vardı ve nefes aldıkça daha da çoğalıyordu.
Ciğerlerim sıkışmaya başlarken, boğuluyormuş hissi üzerime çullandı. Kapıdan sürtünerek kolumun üstüne yere yığılıp zangır zangır titremeye başladım. Beynim patlayacakmış gibi ağrıyor, kulaklarımdan kan fışkıracakmış gibi zonkluyordu.
Duvarlar üstüme üstüme geliyor, beynim beşik gibi sallanıyordu. Gözlerimi açık tutmak benim için büyük bir işkence haline geldiği için, aynı anda yüzlerce iğne batırılıyormuş hissiyle yanan gözlerimi acı içerisinde yumdum çaresizce.
Kalbim göğüs kafesime dar geliyor, kaburgalarım derime batıyordu. Nefeslerim gittikçe daha da düzensizleşirken, çarpıntıdan ölecekmiş gibi hissettim. Ölüyor muydum? Tanrım gerçekten nefes alamıyordum... Nefes almaya çalıştıkça göğsüm sıkışıyor, kalbim sızlıyordu.
Kalbim şiddetle sancırken, hırçınca çarpan kalbimi tutarak elimin ayasıyla hafifçe masaj yaptım. Vücudum her geçen saniye işlevlerini kaybediyordu. Beynim tek başıma kaldığım bu küçücük alanda eziyet içinde kıvranıyordu. Bu işkenceydi. Kurtulmak istiyordum. Lütfen biri beni kurtarsın...
Tenim büsbütün karıncalanırken, derimin içinde trilyonlarca sürüngenler geziyormuş hissiyle sarsıldım. Gözlerimi sımsıkı kapatmış ve açmaya gram cesaretim yoktu. Öyle sıkıyordum ki göz bebeklerim yerinden sökülüyormuş gibi sızlıyordu.
Kapalı gözlerimin etrafında uçuşan şeritler, üzerime üzerime geliyor ve beni sıkıştırıyordu. Buradan çıkamayacaktım. Tıpkı yıllar önce olduğu gibi, babam gelip beni çıkartana kadar bodrumda kilitli kaldığım gibi, şimdi Taehyung ya da diğerleri gelene dek burada acı içerisinde kıvranarak bekleyecektim. Bitmesini, dinmesini... Kim bilir ne zaman yokluğumun farkına varılacaktı... Çok çaresizdim. Kalbim... Kalbim çok sıkışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINNER • TAEKOOK +18 ✓
Fanfiction(+18 yetişkin içerik) Jeon Jungkook, zengin iş adamı Kim Taehyung'un evine yatılı hizmetçi olarak işe alınır. Jeon Jungkook yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunun farkında değildir. (Bolca smut+argo kelimeler içerir) Semetae Ukekook Yan ship sope Ba...