41 | Evin İkinci Efendisi

51.7K 3K 8.7K
                                    

Haiii, ben geldiim. Woah bölüm sınırı 2 günde aşıldı. Mükemmelsiniz, cidden teşekkür ederim. Bu bölüm epeyce uzun oldu. Doya doya okuyacağınız kadar uzun ^^

Bölüm sınırı bu bölüm arttırıyorum yine, 1000'e doğru gidiyoruz hayırlısı jsjsjs

Bu bölümün sınırı: +800 oy +2700 yorum.

Yazım yanlışlarım varsa affoluna, bölüm uzundu epeyce o yüzden pek düzenleyebilme fırsatım olmadı. Keyifli okumalar diliyorum lokumlarım! Xx

***

"Seni çok özledim, biraz hasret gidermeliyim."

"Hoş geldin Kim Taehy-" Koridordan bodoslama çıkan Hoseok bizi bu konumda görünce sözlerini devam ettiremedi. Onunla Taehyung'un kucağındayken karşı karşıya kalınca beynimden aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi sarsıldım kolları arasında. Siktir ya. Basılmıştık!

Kâhya Min Yoongi'den sonra en yakın arkadaşıma yakalanmış olmanın verdiği utançla yerin dibine girmek ve kaybolmak istedim. Oh Tanrım.

Hoseok bizi bu konumda görür görmez tükürüğünü yutmuş gibi öksürük krizlerine girmişti. Benim vücudumdaki tüm kan yanaklarıma pompalanıyor gibi hissediyordum. Rezil rüsva olmuştum.

Taehyung'un gram umrunda değildi ve dudaklarında fütursuz olduğunu doğrudan lanse eden bir gülücük vardı. Beni kucağından indirmesi için geniş omuzlarına ellerimin ayalarıyla pat pat vurduğumda nihayet beni yere indirme girişiminde bulunabildi.

Ayak tabanlarım zeminle buluşunca dengem ufak bir sarsılma yaşasa da toparlanmam uzun sürmedi. Ensem alev alev yanıyordu ve saç diplerim terlemişti.

Taehyung, yavaşça elini ağzına kapatmış bir şekilde hafifçe öksüren Hoseok'a doğru döndü. Benimse Hoseok'un gözlerine bakmaya cesaretim yoktu, of çok utanmıştım. Kahretsin.

Taehyung, "Hoşbuldum, Jungkook aramızdaki yakınlaşmadan bahsetmiştir diye düşünüyorum, şayet bahsetmediyse de öğrenmiş oldun. Kusura bakma biraz özlem dolmuştum, saatlerdir göremediğim için." Taehyung son derece dingin bir sesle kendini ifade ettiğinde gergince yutkundum.

Benim aksime o çok sakindi. Yanıma geçtiği ve Hoseok'a doğru döndüğü gibi, elini belime atarak beni yeterince yakınında değilmişim gibi kalçamı kalçasına çarptıracak şekilde yakınına çekti.

Bu çekiş gücüyle ufak bir savsaklama yaşadığım için genzimden garip kısık bir ses fırlamasına mani olamadım.

"Jungkook bahsetmişti, hayırlı olsun. İkiniz yakışıyorsunuz." Hoseok, öksürük krizlerini sonlandırdığı evrede sesini minimum seviyede tutacak şekilde sessizliğini bozdu.

"Siz içeriye geçin, aa şey ben içecekleri hazırlıyordum . Sonra ayıp olmasın diye seni ağırlamak istedim ama böldüm sanırım." diye homurdanarak ensesini kaşıdığında göz ucuyla ona bakmaya son verip bakışlarımı zemine indirdim.

Ellerimi önümde bağlayıp parmaklarımla gergince oynarken, Hoseok keyifli bir şekilde kıkırdadı. "Hadi Jungkook, siz içeriye geçin. Ben içecekleri getiriyorum. Taehyung portakal suyu içer misin?"

"Fark etmez, zahmet etmene gerek yok ve uhmmm." duraksayarak bel boşluğumdaki parmaklarıyla kıyafetim üstünden tenimi okşadı. "Ben Jungkook'u almaya geldim aslına bakılırsa." diye eklediğinde Hoseok ayağını yere vurdu.

Bakışlarım zeminden yükselerek Hoseok'un gözlerine tırmanmayı başardı. "Bırakmam, daha yeni geldin. Biraz otur, Jungkook'u doğru düzgün göremiyorum zaten, hem evde yalnızım ve çok sıkıldım." Hoseok soluk almadan konuşmaya başlamıştı.

SINNER • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin