Haiii, ben geldim. Sınır aşılmış ve normalde ben bu hafta aktif olmayacak ve dinlenecektim. Her neyse, yine bölüm yazdım ama kısa oldu:)
Bu arada bir çok fici aynı anda götürdüğümü ve yazmaya çalıştığımı biliyorsunuz bir çoğunuz, okuyor diğer ficlerimi de. Şöyle ki tek sınır koyduğum ficim genel olarak yalnızca SINNER oluyordu, buna belki daha öncesinde dikkat eden olmuştur. Her neyse, bu bölümden sonra sınır koymayı düşünmüyorum. Çünkü ben yazmayı sevdiğim için yazıyorum ve sınır koyduğumda 'sınır aşıldı mı' , 'sınır aşılmak üzere' vs gibi telaşlara kapılıyorum, bu istemsiz gerçekleşiyor haliyle. Bölüm yetiştirme çabası, onun gerginliği ve içime sinmeyişi gibi durumlar yaşayabiliyorum.
Bu fic benim için değerli, her ficim benim için değerli ve her biri gözbebeğim. Bu yüzden üzerimde baskı hissetmeden yazmak istiyorum. Uzun lafın kısası artık sınır koymayacağım ve ne zaman ilhamım gelirse bölüm yazıp paylaşacağım sizlerle, bilginiz olsun^^ Ama sırf sınır yok diye de oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen, bunu yaparsanız bölümlerin daha çok gecikmesine sebep olursunuz çünkü:)
Ay çok konuştum bölüm başı, susuyorum artık. Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar lokumlarım! Xx
**
"Diyorum ki, kucağına al ama buraya denk gelecek şekilde kucağına al." dedim bileklerinden birini bırakıp aletini pantolonunun üstünden dürterek.
Gözleri şokla irileşirken sertçe yutkunuşunu pişkince sırıtarak izledim. "Beni kucağına almanı istiyorum ama kucağında zıplamak için, anladın mı şimdi?"
Dudaklarımdan arsızca fırlayıp giden kelimelerimin ardından gözleri şaşkınlığını doğrudan yansıtan bir ifadeyle irileşti. "Siktir." diye soludu hızla, nefeslerimiz birbirine karışırken.
Kıkırdayarak iki elimle omuzlarından itekleyerek onu sarstım. Ancak bir adım bile gerilemesini sağlayamadım. Duruşu dikti. Amacım bir kaç adım ötesinde, arkasında kalan koltuğa oturmasına sebep olmaktı. Böylece ben de dile döktüğüm bu cümlelerimi işleve koyabilir ve kucağına çıkabilirdim. Ancak girişimim başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
"Jungkook, güzelim benim hadi odaya çıkalım, bir duş al ve uyumaya-" Omuzlarımdan yakalayıp beni tek bir atik hamleyle sırtımı ona döndürecek şekilde çevirdiğinde, "Ya banane!" diye çığırarak sözlerinin devamını ağzına tıkıştırdım.
Tuttuğu omuzlarıma abanarak beni öne doğru yürümem adına iteklediğinde, istemsiz de olsa adım atmak için hamlede bulunurken buldum kendimi.
"Kucağında zıplayacağım, tavşanlar gibi! Banane banane banane!" Onun kollarını omuzlarımdan itekleyip kıkırdayışlarımın arasından yakındım.
Omuzlarımdaki elleri bu defa karnıma kaymıştı ve parmaklarını karnımın üstünde kenetleyecek şekilde iç içe geçirip birleştirmişti.
Göğsüyle sırtıma abanarak beni yürütmeye çalışırken, bacakları bacaklarımın yanında hareket ediyor ve debelenmemin etkisiyle ayakkabılarıyla ara ara ayakkabılarımın burun kısmına veya kenarına basıyordu.
"Kucağında zıplamak istiyorum Taehyung-ah offf!" diye çıkıştım sinirle. Sesim neredeyse ağlamaklı bir tınıda dökülmüştü dudaklarımdan.
"Ben seni tam zıplatacağım kucağımda, ayağa kalkamayacaksın onu istiyorsun." diye tısladı sıktığı dişleri arasından. Komik bir şey olarak algıladığım bu cümlesi karşısında ciddi kalamadım. Başımı geriye atarak kahkaha atarken kasıklarıma sancı girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINNER • TAEKOOK +18 ✓
Fanfiction(+18 yetişkin içerik) Jeon Jungkook, zengin iş adamı Kim Taehyung'un evine yatılı hizmetçi olarak işe alınır. Jeon Jungkook yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunun farkında değildir. (Bolca smut+argo kelimeler içerir) Semetae Ukekook Yan ship sope Ba...