Haiii, ben geldiiim. Ehehe nasılsınız bakalııım, geldik 50. bölüme beee. Bu arada ailemiz 500K olduu wuhuu, çok teşekkür ederim destekleriniz için <3
Ayrıca -tahminimce- 60. bölümde final yapacağım, ama uzayadabilir emin değilim. Haberiniz olsun Xx Yazım yanlışlarım varsa affoluna, yazdığım gibi paylaşıyorum çünkü. Bol bol oy ve yorum isteriiim^^
Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
**
Taehyung ile birlikte duş alıp hazırlandığımız gibi alt kata inip soluğu salonda aldık.
Çift kanatlı kapıdan içeriye girmek üzereyken, Hoseok ile Kâhya Min Yoongi'nin hazırladıkları masanın başında öpüştüklerini görünce ağzım bir karış aralandı. Hemen arkamdan gelen Taehyung'a hışımla döndüğüm gibi müthiş bir hızla sessiz olmasını işaret ederek salonun giriş kapısının eşiğinden dışarıya itekledim onu.
"Ne o-" Elimin ayasını ağzının ortasına sıkıca bastırarak sözlerinin devamının havada asılıkalmasını sağladım. Hoseok ve Kâhya Min Yoongi bizi fark etmemiş olmalı ki fısır fısır konuşmaya ve kıkırdamaya devam ettiler.
Taehyung, kaşlarını çatarak bana kısık gözlerle bakarken, ona şirin bir şekilde sırıtarak salon kapısından olabildiğince uzaklaştırabilmek adına kolundan çekiştirmeye başladım. Bu esnada avcum hâlâ onun kadife gibi yumuşacık olan sıcak dudaklarına yaslıydı.
Onu çekiştirirken bana zorluk çıkartmadı ve diretmek yerine adımlarıma ayak uydurup onu çekiştirmeme izin verdi.
Onu merdiven boşluğuna kadar çekip yeterince uzaklaştığımız düşüncesiyle duraksadığımda dudaklarını büzerek avcuma öpücük kondurdu.
Elimin içine bıraktığı bu öpücüğün etkisiyle avcum gıdıklanırken, kısık sesle kıkırdayarak, keskin ve sıcak nefesleri sayesinde nemlenen elimi dudaklarından indirdim.
Kaşınan avcumu pantolonuma sürttüm sonra. "Ne oluyor?" Tek kaşı imayla havalanırken, gözleri sorgulayıcı bir ifadeye bürünmüştü.
"Şey oluyor. Şey Hoseok ve Yoongi salondalardı." dedim ağzımda geveleyerek bir cümle kurmayı başarmaya çalışırken.
Sözlerimi işitince havalanan kaşları yavaşça çatıldı. İfadesine bakılacak olursa, Kâhya Min Yoongi ve Hoseok'un öpüştüklerini o görmemişti. Ben bile gördüğüm an nasıl dönüp çıkacağımı ve Taehyung'u da beraberimde itekleyip çıkaracağımı şaşırmıştım doğrusu.
Her ne kadar dün içkili halimin etkisiyle onları basmak istesem de bunu yapacak biri değildim. Evet, az önce yanlışlıkla basmış olabilirdim ama onların yüzüne vurmaya niyetli değildim. Belki sonrasında yalnız kaldığımız zaman Hoseok'un yüzüne vurabilirdim. Yani Kâhya Min Yoongi'nin suçu yoktu.
"Bundan daha doğal bir şey olamazdı?" Taehyung'un ima dolu sesiyle birlikte düşüncelerimin derinliğinden sıyrılıp ona odaklandım. "Huh?"
"Dedin ya salondalardı diye, bundan daha doğal bir şey olamaz diyorum?" Yarı alaycı yarı ciddi çıkan ses tınısı karşısında sertçe yutkundum.
Gözleri, gözlerimi esir almıştı. "Şey yapıyorlardı ama." dedim kıvrana kıvrana. Ah arkadaşım utanmaz ve yürek yemiş gibi son derece cüretkâr bir şekilde Kâhya Min Yoongi ile salonda öpüşürken ben niye çekiniyordum ki... Sanırım basılmanın nasıl kötü bir durum olduğunu deneyimlemiş olduğum için hassastım bu kadar. Hah, cidden...
"Siktir, yoksa bizim Yoongi salonda Hoseok'u mu beceriyordu?" Taehyung'un aniden yükselen sesiyle panik içinde uzanarak işaret parmağımı onun ağzına sıkı sıkıya bastırdım. "Şşşh sessiz ol, şey yapıyorlardı derken öpüşüyorlar demek istemiştim, kastım buydu." dedim neredeyse tek bir solukta, hızlıca mırıldanarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINNER • TAEKOOK +18 ✓
Fanfiction(+18 yetişkin içerik) Jeon Jungkook, zengin iş adamı Kim Taehyung'un evine yatılı hizmetçi olarak işe alınır. Jeon Jungkook yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunun farkında değildir. (Bolca smut+argo kelimeler içerir) Semetae Ukekook Yan ship sope Ba...