Koridoru ilerlerken, geldiğim yolu kaybolmadan geri dönme umuduyla adımladım. İşe alındığım için çok mutluydum.
Hemen Hoseok'u aramalıydım. İlk aldığım maaşımın bir kısmını ona vermem gerekecekti. Çünkü 2 ay boyunca ev kiramı bile o karşılamıştı ve ona olan borcumu 2 ay içerisinde ödemeliydim. Ona gerçekten de minnettardım. Can dostum. Zor zamanlarımda daima yanımda olmuştu. Babam beni terkettiği zaman sadece 13 yaşındaydım. Karşı komşum Hoseok sahip çıkmıştı bana. 16 yaşında benim abim, benim tek ailem olmuştu. Tek yoldaşım, tek sığınağım. O ve ailesiyle yaşadığım ve kötü yollara düşmeden büyüdüğüm için sonsuz minnet borçluydum. Hoseok hala ailesiyle yaşamaya devam ediyordu ve ben yeterince onlara yük olduğum için ne kadar kalmam için ısrar etse de ayrı eve çıkmıştım. Ufacık düşük bütçeli bir öğrenci evi kiralamıştım. Dairenin sahibi ahjussi ben öğrenci olmadığım halde kirama 1 yıl boyunca zam yapmadan oturmama izin vermişti. Lise mezunuydum ve liseye giderken bile yarı zamanlı işlerde çalışıp Hoseok'un bana sıcak evlerini açan ailesine katkıda bulunmaya çalışmıştım. Hoseok ne kadar gerek olmadığını söylese de, beleş hayat sürmek hoş değildi. Liseden mezun olduktan sonra ise direkt tam zamanlı işlerde çalışmaya başlamıştım. Hayat benim için pek kolay geçmemişti. Annemin son nefesini verirken babamın içki şişesiyle beni dövdüğü anları asla unutamazdım.
"Ne olduuu?" Duyduğum tiz sesle, ödüm patlarken, düşüncelerimin derinliğinden sıyrılarak önümde dikilen Jimin'e odaklandım.
"Alındın değil mi?!" Sesini kısık tutmaya çalışsa bile başaramıyordu. Çalışma odasında Bay Kim varken bu kadar cüretkâr davranması gözümden kaçmamıştı, ama umursamadım. Beni ilgilendirmezdi.
Onu ufak bir baş sallamasıyla onayladım. "Sözleşme imzalattı?" diye soludu tek kaşı havalanırken.
"Evet." dediğimde dudaklarının iki kenarı yavaşça yukarıya kıvrıldı. İğneleyici bir gülücük dudaklarına asıldı. "Maddelere baktın mı?" Merakla başını yüzüme eğerek bana biraz daha yaklaştığında kaşlarımı çattım.
"Çok fazlaydı, hepsine bakamadım." Alt dudağını ısırarak geri çekilirken sağ elinin üst kısmını yan çevirip avcuna 'vah vah' dercesine vurduğunda gözlerim şüpheyle kısıldı. Kendi isteğim doğrultusunda bakmak istememiştim. Bana o fırsatı tanımıştı, ama bakma ihtiyacı duymamıştım. Vakit kaybetmeden eve geçmek ve dinlenip yarına bomba gibi hazırlanmış enerjik bir çalışan olmam gereken konular vardı, bu yüzden vakit kaybetmek istememiştim. "Her neyse, başa gelen çekilir. Ahah, ne zaman başlıyorsun?"
Başa gelen çekilir kelimesini ayrı bir vurguluyor olması ilgimi çekmişti ama kurcalamadım. Onun ne kadar uyuz ve katlanılmaz bir kasvete sahip bir patron olduğunu ve öyle bir patron ile çalışmanın güçlüklerini kastettiğini varsaydım kendi kendime. Kurcalayacak mecalim yoktu. Tanrı şahit, saatlerce iş başvurusu için dolanmış ve tonlarca form doldurmuştum tüm gün, haliyle de epeyce bitkindim.
"Yarın başlıyorum. Sabah 06:00'da burada olacakmışım." dediğimde beni omzumdan çekiştirerek koridorun devamı boyunca sürüklediğinde adımlarına eşlik ederken buldum kendimi.
"Sakın bir dakika bile gecikme, aşırı dakik bir adamdır." Her halinden belliydi zaten.
"Gecikmeyeceğim, erken gelip beklerim." diye mırıldandığımda, omzumu hafifçe sıvazladı. "Süper, yarın görüşürüz."
Kapının önüne gelince beklemeden kapıya uzanınca kolundan tutup onu durdurdum. Bunu beklemediği için, bakışları önce bileğini tutan parmaklarıma kaydı. Ardından gözlerime tırmandı.
"Kaç hizmetçi var?" Merak ettiğim buydu. Bu koca evi kaç kişi temizleyecektik? Sadece ikimizle sınırlı olmadığını umut ediyordum. Çünkü bu koca evin sadece iki kişiyle dönmesi imkansızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINNER • TAEKOOK +18 ✓
Fanfiction(+18 yetişkin içerik) Jeon Jungkook, zengin iş adamı Kim Taehyung'un evine yatılı hizmetçi olarak işe alınır. Jeon Jungkook yağmurdan kaçarken doluya tutulduğunun farkında değildir. (Bolca smut+argo kelimeler içerir) Semetae Ukekook Yan ship sope Ba...