43 | Hep Gül Taehyung

45.2K 3.1K 6.9K
                                    

Haiii ben geldiiim ehehehe nasılsınız? :D Bugün WWH Seokjin'mizin doğum günü ağağağ minik bebeğim büyüdü yaaa -sanki ondan büyükmüşüm gibi konuşuyorum çaktırmayın ama 97'liyim jsjsj- Güzellik abidesi, kalbi ve yüreği temiz olan biriciğimiz iyi ki doğmuş. Grubun en büyüğü ama en küçüğü gibi jsjsjsj Kahkaha makinesi, yüzünden gülüşü eksik olmasın inşallah, sevimli pıtırcığımız iyi ki var <333

Bölümün bir kısmını dün gece yazdım. Bir kısmını da saatlerdir yazıyorum ama gündüz pekte bölüm yazamıyorum odak problemlerinden dolayı. O yüzden bölüm kısa oldu maalesef. 3000 kelimeyi geçti gerçi ama çokta kısa sayılmaz :D Biraz daha uzatsam yarına kalacaktı. Bekletmek istemediğim için paylaşıyorum.Muaah

Bölüm sınırı: +900 oy +2800 yorum

Hemen bölüm sınırına ohaa diyip kızmayın :D 42. bölümün oyu 850 oyu geçmişti, bu yüzden yine 24 saat dolmadan sınır aşılabilir korkusuyla yükseltiyorum :D Sizin gücünüz söz konusu olunca her şeyi bekliyorum gerçi ben ama hadi hayırlısı hahahaha :D

Bölümü düzenlemediğim için yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar lokumlarım! Xx

**

Bu ani hamlemle birlikte boş bulunup o da başını çevirdiğinde neredeyse burun buruna gelince hızla geri çekildim. O da başını önüne eğerek, "Yok iyi böyle çok teşekkür ederim, zahmet oldu size." dedi ağır ağır kısık bir sesle.

Tam geri çekilmek amacıyla hamle yapacağım sırada beni yerimden sıçratacak şekilde korkutan Taehyung'un gür sesini işittim. "Jeon!"

"Ne sikim yapıyorsunuz siz?!" Ürkek bir ceylan gibi titrerken, nereden geldiğimi ve neye uğradığımı şaşırmış bir şekilde Kâhya Min Yoongi'den uzaklaştığım gibi, topuklarımın üstünde arkamı döndüm.

Taehyung'un gecenin karanlığına meydan okuyacak şekilde koyulaşan gözleri öfkeyle kısılmıştı. Kaşları gözleriyle birleşmek istercesine çatılmış, yüzü milimine dek kaskatı kesilmişti.

Göz göze geldiğimiz anda kalbim tekledi. Bu bakışları beni olduğum yere çivilemeye yetecek kadar yoğundu. Ölümcül derecede tehditkâr bakan delici bakışları altında ezildiğimi hissettim. Patlamaya hazır bir dinamit gibi dikiliyordu karşımda... Tıpkı... Tıpkı ilk günlerdeki gibi.

Yumruk haline getirdiği ellerini kalçasının iki yanında sıktıkça sıkarken, burnundan çektiği öfkeli ve sert nefesleri nedeniyle göğsü hiddetle şişiyor, omuzları buna oranla sallanıyordu.

Dilimi yutmuş gibi şok içerisinde kalakalırken, Kâhya Min Yoongi'nin tok sesini duydum. "Bay Kim, sandığınız gibi değil. Cidden, yanlış anladınız." dedi tek solukta hızla konuşarak, ilk defa sesi bu kadar panik yaptığını bildirecek kadar yoğun çıkmıştı.

Delici bakışlarından kaçırıp kısa bir süreliğine zemine düşürdüğüm bakışlarımı, aldığım cesaret nefesinin arkasından gözlerine yeniden yükseltmeyi başardım.

Bakışlarımız orta yolda çarpıştığında nefesim tekledi. Biraz daha beklersem her geçen saniye kelimelerin dudaklarımdan bir adım daha öteye çekileceğine emindim.

Bu yüzden daha fazla tereddüt etmeyi kestim ve dudaklarımı konuşmak adına araladım. Ben yanlış bir şey yapmamıştım.

"Taehyung, sadece Kâhya Min Yoongi'nin elleri yağlı olduğu için önlüğünü düzeltmek adına ona yardım ettim. Sadece bu, başka bir şey olmadı." Nasıl olmasını beklerdi ki? Ne yaptığımızı düşünmüştü? Yakınlaştığımızı mı? Ah bana ve Kâhya Min Yoongi'ye bu etiketi nasıl yapıştırırdı?

SINNER • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin