Sevgili Tanrı'm...
Her şeyin berbat gittiği günlerdeyim.
Yine bir uçurum hayal ediyorum ve ayaklarımı sallandırdığım tahtaları kırık bir köprü. Aşağısı cehennem alevi mi yoksa beni yutmak için hazırda bekleyen, buz gibi suları olan bir okyanus gibi mi? Bilmiyorum...
Bu kadar bilmeyişlerimin arasında oğluma hiç vakit ayıramıyorum.
Artık onunla çok az ilgileniyorum çünkü günümün çoğu aldığım ilaçlarla ve uyuşmakla geçiyor.
Evet Tanrı'm, psikiyatrim acil olarak ilaç tedavisine başlamam gerektiğini söyledi fakat bu ilaçların beni uyuşturmayacağına söz vermişti.
Oysaki ben kendimi ameliyatı yapılan ve ameliyat masasında az verilen anestezi yüzünden uyanan ve etrafı, sesleri acıyı son derece duyarla hisseden fakat bunu kimselere söyleyemeyen o aciz hasta gibi hissediyorum.
Her şey etrafımda yaşanıyor fakat sesimi çıkartacak gücü kendimde bulamıyorum.
Bugün Brice Benedict ilk defa "Anne." dedi.
Buna bile sevinememiş olmam sence de çok üzücü değil mi?
İlaçların beni daha şimdiden yorduğunu hissediyorum.
Forward ise kullanmaya devam etmem gerektiğini söylüyor.
Bunu söylerken bile telefonun bir ucunda, yanımda değil.
Ne yapacağımı bilemiyorum Tanrı'm, sanki tüm yıldızlar birer birer sönüyor...
Yıldızlara ihtiyacım var Tanrı'm, ışığına ihtiyacım var...
Çokça karanlığımla...
-𝐸𝑙𝑒𝑛𝑖𝑎 𝐹𝑜𝑟𝑡𝑢𝑛𝑎.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşı Mürekkebi.
Cerita PendekMürekkebinin gözyaşıyla dolu olduğu bu mektupların hepsi sana Tanrı'm! Bir gün yanına geldiğimde, mürekkebim bitmiş olacak ve bu sefer gözyaşlarımı değil, kendi kanımı kullanacağım.