HEDEF : SUGAR DADDY [GAY]

(1.0) GÖRÜNTÜLÜ BASILMAK

Selam

Oy ve yorumları unutmayın.

[[[✒️__]]]

Marketten alınacaklarla eve doğru bir koşu tutturmuştum. Açıkçası donuma kadar ıslanmıştım ve kıçım üşümeye başlamıştı. Yel girdi işte amına koyayım.

Anahtarla kapıyı açıp ayakkabıları çıkardım ve kenara bıraktım. Islak montu de vestiyere astım. Poşeti mutfağa koyduğum gibi anamın bir şey demesini beklemeden odama dalış yaptım. Kapıyı kitlemeyi unutmadım ki özel alanımda biri beni rahatsız etmesin.

Islak donum ve siyah kot pantolon çok rahatsız ediyordu. Onları çıkardım. Yetinmedim üzerimdeki oversize sweatshirtü de çıkarıp attım yere. Anamdan çıktığım ilk günkü gibi bir halde, elimde telefonla doğru camın kenarındaki kalorifere sığındım.

"Islak sıçanlara döndüm resmen."

Elimdeki telefon WhatsApptan görüntülü arama isteği ile çalınca ekrana baktım. Arayanın Nico olduğunu görünce bir panik yaptım ama hemen kendimi sakin tutmaya çalışıp aramayı kabul ettim. Bu bizim ilk birbirimizi görüp sesli konuşmamız olacaktı.

Ekranda onun yakışıklı yüzünü görünce yutkundum. Gözlerinin ve yüzünün çekiciliği beni benden alıp bana geri koyarken iç geçirdim. Sanki ne düşündüğümü anlamış gibi çapkın bir şekilde gülümsüyordu.

Kahverengi tonlarındaki gözleri üzerimde dolaşırken yanaklarıma bir ateş bastığını hissettim. Utanmış mıydım ben? İyi de kolay kolay utanmam ki.

"Ciao Daddy."{Merhaba babacık.}

"Ciao bella bambino."{Merhaba güzel bebeğim.}

Montumun kapüşonuna rağmen ıslanmış olan açık kumral saçlarım iyice kıvrılmış, buklelere dönmüştü ve önlerden uzun olan kısım alnımı kapamıştı.

Yazarken program kullanıyorduk. Şimdi nasıl konuşacaktık?

"Keşke Türkçe bilseydin babacık."

Nico gülümsedi. Ama nasıl bir gülümseyiş. Kalbime kadar girdi resmen. Amacımdan mı saptım ne? Sugar daddy bakış açım aşka evrilmezdi umarım. İşin ucunda çok bağlanıp kaybetmek de vardı.

"Bebeğim..."

Dur! O bunu Türkçe mi söyledi? Yoksa benim ıslanmaktan ateşim mi çıktı?

Boşta ki elimi alnıma ve yanaklarıma koyup ısımı ölçerken Nico sessizce benim yüzümü inceliyordu.

"Afşar... Doğru söyledim değil mi?"

Yok lan ateşim falan yok! Adam Türkçeyi sökmüş!

"Nico... Ben İtalyancayı sökmeden sen Türkçeyi sökmüşsün!"

// Zaten Türkçeyi bildiğimi ve uzun zamandır bu lisanı konuşmadığım için sadece birazcık pratik yapmam gerektiğini onu söylemedim. Onunla yazışmak yerine bu şekilde konuşmak kesinlikle daha çok hoşuma gitti. Ama saçlarının ıslak ve vücudunun çıplak oluşunu anlayamadım.//

"Bebeğim... neden ıslaksın?"

Türkçeyi akıcı bir dille konuşamasa da benden daha ileride olduğu kesindi.

"Yağmur yüzünden ıslandım babacık."

"Neden? Evde yok şemsiye?"

Arada bir Star Wars filmindeki Yoda gibi devrik cümle kuruşu gözüme sevimli görünmesine neden olmuştu. Yanında olsam yüzünün her noktasına küçük öpücükler kondurmak isterdim.

"Hayır babacık. Ailede bir bana şemsiye yok."

Nico kaşlarını çattı. Sanırım ailemin beni hiç düşünmeyen, sorumsuz bireylerden oluştuğu izlenimine kapılmıştı. Haksız da sayılmaz.

"Bebeğim birkaç hafta dayan."

Bunu dediyse bir bildiği vardır.

"Peki daddy."

"Sei bello."{Güzelsin}

Ne dediğini anlamıştım. Az çok İtalyanca kelimeleri ezberlemiştim çünkü. Bunu onun etkileyici sesinden duymak beni utandırdı.

"Grazie."{Teşekkürler.}

Susup sessizce birbirimize baktık. Onun bakışları yüzüm ve boynum dışında çıplak omuzlarımda ve köprücük kemiğimde geziyordu.

Bense yüzünü, gömleğinin yakasını ve kravatını inceliyordum. Ona takım elbise, sade gömlek gibi kıyafetler çok yakışıyordu.

Alt dudağımı ısırdığımda bakışları hemen dudaklarıma kaydı. Bende onun dudaklarına baktım ve bu beni azdırmaya başladı. Umarım kısa sürede bir araya geliriz.

"Babacık ne zaman gelecek?"

"Yakında bebeğim."

"Devo andare ora."
{Şimdi gitmeliyim.}

"Tamam. Görüşürüz babacık."

"Görüşürüz bebeğim."

Arama sonlanınca derin bir nefes alıp verdim ve telefonu yere bıraktım. Üşüdüğüm için midir bilinmez ama benim alet uçuşa geçmişti.

[[[✒️...]]]

Bu ikisine bakınca koyun kılığına girmiş kurt görmem normal mi?