Selam.[[[✒️__]]]
Uçak yolculuğumuz benim kışkırtma operasyonumdan sonra sessiz geçmişti. Ne o konuşmuştu, ne de ben onu konuşturmak için zorlamıştım.
Bakışlarımı pencereden ayırmamıştım ve bulutları izlerken sıkıntıdan uyuya kalmıştım. Tam benden beklenebilecek bir hareket.
Rüyamda saçma bir şekilde pamuk şekeri içinde yüzüğümü ve tıka basa mideye indirdiğimi görmüştüm. O kadar çok bulutlara bakarsak olacağı buydu işte.
Hafif bir sarsıntı ile gözlerimi açıp karşıya doğru aptal aptal bakarken başımı dayamış olduğum yere yanağımı sürttüm. O sırada bir gülme sesi kulağıma ilişti.
"Bebeğim uyanmış mı?"
Tabi ya. Ben uçaktaydım ve Nico ile İtalya'ya uçuyordum.
"Evet babacığım. Bu sarsıntı ne?"
"İnişe geçtik. Neyse ki sen uyurken kemerini takmıştım. Böylece bir sorun yaşanmadı."
Zihnim yavaşça ayılırken edepsiz bir düşünce aklımdan geçti. "Uykudan önce bende kalkışa geçmiştim ama inişi göremedim nedense."
Nico yeniden güldü. Nedense bu adamı güldürdükçe güldürmek istiyordum.
"O anları sana çok yaşatacağım bebeğim. Sabırlı ol."
Tam olarak hangisini? Hem kalkış hem inişleri mi, yoksa sadece kalkışları mı? Eğer ikincisiyse yandığımın resmidir. Boşalmadan acı içinde kıvranmak bana göre değildi. Ceza almamaya baksam iyi olur.
"Sevgilim... Nico'm... Hadi yap bana bir güzellik. Seni kışkırtmaya çalıştığım kısmı bu seferlik unut lütfen." Çünkü ceza yemek istediğimden emin değilim.
"Üzgünüm bebeğim ama bu konuda geç kaldın."
Uçağın piste inip tamamen durmasıyla kapı açılır açılmaz uçaktan indik. Nico elimi kendi eli arasına aldı ve hiç bırakmadan benimle birlikte bekleyen araca yürüdü. Araçta ne araç ama!
Ben sadece ferrariye özel o at amblemini görmüştüm. Modeli neyin nesidir bilemem ama klasiklerden olduğu kesindi. Yeni çağ delikanlısı olsam da bu eski araba yüzünden ağzım uzun bir süre açık kalmıştı.
"Vay vay vay... Arabanın yakışıklılığına bak!"
Nico benim tepkime gülerken kapıyı açtı. "Beğenmene sevindim. Tam bir İtalyan klasiği. En çok sevdiğim arabalardan biri."
Sanırım ben son cümleye takılıp kalacaktım. "Kaç tane var ki?"
Ben bunu der demez yüzünde küçük bir sırıtış belirdi. "Bilmiyorum, saymadım."
Yok daha neler! Hadi canım. Oto galerin mi var beyzadem?
Daha fazla soru sorup bir lokma kalan aklımı da yemeden açık kapıdan içeriye daldım. Kapım kapandıktan kısa süre sonra sürücü koltuğunun yanındaki kapı açıldı. Ceketinin önünü tutarak inanılmaz bir karizma ile arabaya binip kapıyı kapadığında iç çektim.
Lan şerefsiz! Oturup kalkman bile beni kaldırıyor. Benim deliğe misafirliğe ne zaman gelirsin tam olarak?
Bunları aklımdan geçirirken güldüm. Ee tabi ki böylece onun dikkatini de çektim.
"Neye gülüyorsun Afşar?"
Adımı dile getirirken bile beni eritiyorsa bir de ceza yiyince ne yapacağım.
"Aklıma öylesine bir şey geldi ona gülüyorum."
"Sizin oraların bir lafı var Afşar. 'Son gülen iyi güler' diye."
Sanırım aklımdan hiç de masum bir şey geçmediğini anlamıştı. İnceldiği yerden kopsun diyerekten makaraları koyverdim.
[[[✒️...]]]
makaraları koyvermek : kendini tutamayarak kahkayla gülmeye başlamak
Oy ve yorum yapmayı unutmayınız.
Afşar'ın ağzını açık bırakan eski model 1953 Ferrari 375 America. Zor bulunduğu için pahalı bir otomobil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEDEF : SUGAR DADDY [GAY]
General Fiction18 yaşında yakışıklı bir genç adam olarak bende kendi yoluma bakıyordum. Yolum ne miydi? Özel bir internet sitesinden sugar daddy aramak elbette. Kusura bakmayın ama ekmek elden su gölden diyerek yaşayan bir karaktere sahiptim. Bende yalan yok. Doğr...