1.BölümBir insan düşünün.
Henüz 17 yaşında olmasına rağmen,yüreğinde anne şefkati barındıran ve o şefkati bütün gücü ile omzunda taşıyan.O insan işte tam olarak bendim.Bir çocuğum olmamasına rağmen bir kızın sorumluluğu sanki benim omuzlarıma bırakılmış ve insanlar tarafından terk edilmiştim.
Hissediyordum.Şuanda kızımın bana,ona vereceğim doğru tavsiyelere ihtiyacı vardı.Kollarımı ona bir anne gibi dolamalı,bütün korkulardan onu korumalıydım.
Bileğimdeki saate kısaca baktım ve derin bir soluk alarak içimdeki bütün sıkıntıyı kasvetli havaya göndermeyi diledim.Ama hiçbir işe yaramamış,evladımın yardım çığlıkları kulaklarımı inletmeye devam etmişti.
Kirpiklerimi çaresizlikle kıstım ve gözlerimi karanlık sokakta ruhsuzca gezdirdim.Büyük bir çığlık daha koptu karşımdaki evden ve yerimde titreyerek birkaç adım geri sendeledim.Kararsızlık iki tarafımıda şaşırtmış,öylece tepkisiz kalmıştım.
Bedenime yayılan çığlıklar;cesur bir anne gibi,yada küçük yavrusunu korumaya çalışırken vahşileşen bir baba gibi haykırmam gerektiğini söylüyordu. Titreyen parmaklarımı birbirine sımsıkı bastırdım ve bu lanet sesi duymamak için kendimi sıktım.
Bu eve girmemem gerektiğini,girdiğimde ise neler yaşayacağımı biliyordum.
Titreyen yumruğum beynimin verdiği alarmla hızla kapıya çarptı. O kadar şiddetli vurmuştum ki,kemiklerim sızlamış,damarlarımdan akan kan kısa bir süre durmuştu sanki. "Aç kapıyı!"dedim feryat eden bir anne gibi öfkeyle. Sesim bütün mahalleye yayılmış,bu duruma alışkın olan komşular gözlerini devirerek içeri girmeyi seçmişlerdi.
Ben ise aynı öfkeyi,aynı nefreti bedenimde taşıyordum.Hiçbir eksilme olmadan.Belkide öncekilere nazaran fazlası vardı.
Göğsüm inip kalkarken yumruğumu sımsıkı bir kez daha sıktım ve kapıya vurmak yerine gözlerimi sımsıkı kapatarak sakinleşmeye çalıştım. "Kapıyı açar mısın?"
İşte tam olarak böyleydim.
Saniyeler sonra bütün ayarları ile oynanmış bir robot gibi değişebiliyor,herkesi şaşkına çeviriyordum. Bunun için,ne tanıtıma nede bir açıklamaya gerek yoktu. Kimse bu hikayede neler olacağını bilemezdi ve böyle devam ederlerdi. Bunun sebebi ise kesinlikle Yüsra Demirkan,yani bendim.
"Yine mi sen!?"
Kapı bir anda açıldı ve kendi benliğini tamamen kaybetmiş sarhoş bir adam ile karşı karşıya kaldım.Neyseki bu manzara şu anda bana hiç yabancı gelmiyordu.
Damarlarıma yayılan korku yavaşça geri çekildi ve karanlığın içime hapis olduğunu hissettim. Bu his,kanlı bir bedenin,kendini aşağı atarken hissettiği çaresizlik,öfke ve nefret ile eş değerdi.
Kapıyı hızla ittim ve içki kokan adamın bedenini iterek varlığını yok saydım. Benim kızımı,bu adamın yanında güvensizce tutamazdım. Onun benim merhametime ihtiyacı vardı.