Multimedia'da Görkem var :D
Yüsra'nın ağzından;
Resmen somestır tatiline girecektik.Zamanın bu kadar hızlı geçmesi benimde tuhafıma gidiyordu.Sanki yaşım büyüdükçe zaman dahada hızlanıyor saniyeler salise gibi ilerliyordu.
"3 lira"
Dalgınca başımı iki yana sallarken,bakkalın kasasında ayakta bekleyen ismini ezberleyemediğim amca bana tuhaf bakışlar yolladı.İsmi uzundu ama ben ona 'ismini ezberleyemediğim amca' diyerek çok daha zahmetli hale getiriyordum.
Bakkalcı abiye parasını uzattıktan sonra gülümsedim.Kasanın arkasında oturan Halime teyze'ye gözlerimi çevirerek "Yine işi sana bırakmış"diyerek homurdandığımda baba uğursuz bir böcekmişim gibi bakmıştı.Yüzünü somurturken "Şuanda oturduğuma göre işleri bana bıraktığı söylenemez"dedi.Saygısızlık yapmayı umursamadan gözlerimi devirdim.Bu hareketim,ismini ezberleyemediğim amca ile Halime teyzenin kaşlarının havalanmasına neden olmuştu.
İnsanlar etrafındaki insanlara göre hareketlerini düzenler,söylediklerini aklında tartarak kibar olmaya çalışırdı.Ama ben öyle değildim.Benim bulunduğum ortamda bir yabancıyı umursamazdım.Etrafıma bakarak hareket etmekten nefret ettiğim gibi,insanlarında başkalarına görüşlerine göre hareket etmekten nefret ederdim.Kendimi hep böyle bilmiştim ve insanları umursamamak konusunda aldığım çok güzel dersler vardı.17 yaşında,ezilesi küçük ve denilen herşeye başını sallayan böcek değildim.Yada aldığım uyarılarda burnumu dikleştiren,kibirime kurban olan o zengin ve şımarık kızlardan değildim.Ah!Ne olduğumu ben bile bilmiyorken,başkalarına anlatmaya çalışmakta benim için oldukça zordu.
Tuhaf olan bir sır vermem gerekirse ben insandım.Herkesin bana yaptığı muamelenin aksine,bir insan olduğumu biliyordum.Sadece geçmişimde yaşanmışlıklarım,etrafımdakilerin beni bir insan olarak görmediğine dair içimde şüphe yaratıyordu.Ben,bana insan gibi davranmayan cehennemin içine sürüklenmiş genç bir kızdım.
Bahçemizden hızlı adımlarla ilerleyerek anahtar ile kapıyı açtım.İçeri girerken ekmeği komidinin üzerine bırakmış ve ayakkabılarımıda çıkarmıştım.Yüzüme savrulan saçlarımı geriye iterken,derin bir soluk alarak kapıyı kapatmak için arkama döndüm.Aralık kapıyı sertçe tekme attığımda,kapı bir şeye çarparak bana doğru geri geldi.Saniyeler sonra ne olduğunu anlamadan kafama çarpan kapı ile geri sendelemiştim.
"Siktir!"
Sırtımı duvara çarparken,elim ile alnımı ovuşturarak başımda dikilen piç kurusuna baktım.Bir kız olarak bana çok fazla küfür ettiriyordu."Niye ayağını kapının arasına bir anda koyuyorsun ya!Senin yüzünden komalık oldum burada!"
Mert'in kaşları havalanırken,ona aşağıdan bakmak beni piskolojik açıdan fazla yaralıyordu.Bu yüzden kalktım ve onunla biraz olsun yüz yüze gelmeyi başardım.Bu sırada başını eğerek benimle göz göze gelmeye çalışmıştı.Onunla yüz yüze gelmekmi?Götüme topuk taksam,omzuna anca yetişirdim.
"Bugün çok işim var"
Kaşlarım ona inanmıyormuşcasına kalkarken,evime bu şekilde girdiği yetmiyormuş gibi canımı yakıyor birde bana alakasız birşey söylüyordu.Dehşet içerisinde ona döndüm. "Benimde çok işim var!"diyerek çemkirdim.Sesimden akan öfkenin kokusunu almış gibi irkildi."Mesela önce senin kafanı bu kapıya çarpmakla başlayabilir,o güzel boynunu bedeninden ayırarak işimi bitirebilirim!Ne dersin!?"