Multimedya'da Görkem var :D
Avuçlarımın arasındaki kahveye boş gözlerle bakarken,derin bir nefes verdim. Bulutlardan gelen keskin soğuk tenimi yalıyor,avuçlarımın ucunda duran sıcacık kahveye rağmen elim bir türlü ısınmıyordu.
Anlam veremediğim yaşanmışlıklar git gide çevremde halkalar halinde başıma bela olurken,sormaktan çekindiğim soruların varlığı ile yaşamak zorundaymışım gibi hissediyordum.
"Benden uzak dur demekten sıkıldım."
Yan gözle yanımdaki bedenine bakarken,beni dikkatlice izliyor olmasını umursamıyordum. Beynimin içinde çığlıklar içerisinde gezinen soru işaretleri,odağıma ondan çok daha önemli şeyler yerleştiriyordu.
"Senden sadece birkaç saniye uzak durmayı denediğimde,başına gelebilecek olan şeyleri hayal bile edemezsin."
Kirpiklerim kısılırken,gizemli sözleri,yaşadığımız olaylara açıklık getirmiyordu. Söylediklerinden anladığım tek şey; girmiş olduğum beladan,anca onun gibi güçlü birini yanıma alarak kurtulabileceğimdi. Ve bu duruma alışamıyordum. Kendime bunu konduramıyordum.
"Hayatıma bu şekilde giremezsin!"dedim ona doğru bağırarak. Hassas olduğum noktalarım vardı ve onları acımasızca yok etmeye devam ediyordu. Onun benim yanımda olmasını istemiyordum ama bugün yaşadığım olaylar,ölümün bana çok yakın olduğunu kanıtlıyor gibiydi. Saniyeler sonra ölebilir,Mert orada olmasaydı,Azrail ile kavuşabilirdim.
Bu gerçek bedenimi titretirken,dudaklarımın titrediğinin bile farkına varmamıştım. Bu acınası bir durum belki değildi ama neden o adamla konuşmak bana bu kadar bela açmıştı anlam veremiyordum.
"Senin hakkında herşeyi biliyorum vahşi."dedi yavaşça mırıldanarak. Gözlerim can çekişen bir anne gibi dolmuş,vahşi gözlerimin keskin ışıkları sönü vermişti. Nutkum tutulmuş şekilde ona bakarken,titreyen ellerimi birbirine kenetleyerek kendimi sıktım. "H-Herşeyi d-derken?"
Titreyen sesim,telaşı yansıtmış,bedenime kara bir lanet gibi yapışmıştı. Sanki aklımdakileri okuyormuş gibi hızla başını iki yana salladı.
"Evet. Küçük yaşında yaşamış olduğun o iğrenç anılara kadar,herşeyini biliyorum."
Göğüs kafesime saplanan ok,uçurumun kenarında çaresizce ölümü bekleyen bedenimi güçsüz düşürmüştü. O güçsüz ve çaresiz bedenimin yavaşça diz üstü çöktüğünü hissettim. Bu öyle bir çöküştü ki,titreyen soğuk ellerim kahverenginin hakim almış olduğu gökyüzüne doğru yavaşça kalkmış,bütün teslimiyetini kasvetli çığlık atan gökyüzüne bırakmıştı.
Gözlerimi hızla ondan kaçırdım. Bu adaletsizlikti. Hakkında hiç birşey bilmediğim bir adamın,benim hakkımda herşeyi biliyor olması haksızlıktı.
Kalbime saplanan ağrı,acı çekmeme neden olurken kararan havanın bu denli acımasız olmasını istemiyordum. Şu durumda kötü hissetmeme neden olmayan birşeylere ihtiyacım vardı. Yıllarca şaklamış olduğum şeyi,öğrenmesini istemiyordum ve bunu bilip bilmediğinden emin olmamak beynimi yoruyordu.
Panik,bütün bedenime kara bir lanet gibi hızlıca yayılırken,nefessiz kalmış,ürkmüştüm. Boğuluyormuş gibi hissediyordum ve bu durum gittikçe beni rahatsız ediyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklı
Roman pour Adolescents"Nereden bilebilirdim ki hayatımın bu kadar farklılaşacağını?"