45.Bölüm

5.3K 147 17
                                    










İçimdeki yıkım bedenimi o kadar yorgun düşürmüştü ki,hareket etmekte zorlanıyor algılarımı kuvvetlendirmede zorluk çekiyordum.Zarar gördüğüm vakit güçsüzleşiyordum.Benim zarar görmemi sağlıyorlardı ve bunu başarmak onların vazifesi haline gelmişti.

Gözlerimi sımsıkı kapattıktan sonra ağlamaktan kızaran göz bebeklerim bir kez daha yandı.Burnumun sızısı kendini korurken kipriklerim,isteksizce aralayarak boy aynasından güçsüz bedenim ve yüz hatlarımı odağına aldı.Gerçekten bir enkaz gibi görünmekten çekinmiyor,kendimden bezmiş gibi görünüyordum.O kadar dengesizdim ki,kendimi tanımayacak hale geliyordum.Ne olay yaşamış olursam olayım,beş dakikada kendimi toparlıyor,beş dakika da tekrar enkaz haline gelebiliyordum.Ama benliğimden vazgeçmiyordum.Yüsra Demirkan'dım.Babamın kanını taşıyor ve yapılması gerekeni yapmaktan kaçınmıyordum.

Melih'in verdiği silahı çantamdan çıkardıktan sonra siyah dar kot pantolunumun beline yerleştirdim.Bu gibi durumların arasında kalmış bir kız olarak artık bir tedbir almam gerekiyordu ve bunu Melih sayesinde az çok öğrenebiliyordum.Güvende olmadığım halde kendimi savunacak bir şey taşımıyor olmam tamamen benim salaklığından kaynaklanıyordu.

Kapının çalınma sesi odayı doldururken derin nefes alarak düşüncelerimden ayrıldım ve hızla montumu üzerime geçirdim.Mert çoktan içeri girmişti."Sonunda kapıyı çalabilmeyi öğrenmişsin"diyerek onunla alay ederken gözlerini devirdi."Ama sen hala erken hazırlanamıyorsun"diyerek homurdandı.Yüzümü buruşturdum ve "Sanırım hazırım"diyerek mırıldandım.Başını sallayarak odamdan çıktı ve benide peşine sürükledi.

Acele etmem gerekiyordu.Havva'nın adresini bulmuştuk.Heyecandan çok içimde bir korku vardı.Oradaki adamların hepsinin hedefi bendim ve tam aralarına girecektim.Bu mümkün olduğunca korkmam gereken bir durumdu.Her zaman tehlikedeydim ama bu sefer tehlikeye adım atan ben olacaktım.

"Korkmana gerek yok,sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim"

Onun bunları söylemesi içimdeki kıvılcımları tek tek körüklerken yutkunma isteğimi yoğunlaştırıyordu.Beni koruması elbetteki hoşuma gidiyordu.Yan gözle ona bakarken bakışlarım binmek üzere olduğumuz arabaya tırmandı."korkmuyorum"diyerek yalan söyledim.Korkuyordum.Ama Havva'yı kaybetme korkusu tüm korkularımı silikleştiriyor sadece kaybetme korkusu yer alıyordu.Tenimi donduracak derecede soğuk,beynimi yakacak kadar tehlikeli bir korkuydu.

"Bu hoşuma gitmiyor,oraya gelmeni istemiyorum"Düşünceliydi.Bakışlarımı yan profilinden kaçırdım ve cevap vermemi beklemeden şoför koltuğuna geçmesini bekledim.Şoför koltuğuna oturana kadar gözlerimle onu takip etmiş,koltuğa yerleştiğinde dahi gözlerimi ondan ayırmamıştım.Çok güzel yüzü vardı ve birçok kızım dikkatini allak bullak eden güce sahipti.O kadar sarsılmaz ve dik duruyordu ki,yaşadıklarımıza rağmen yanında gülüyor olmam bir mucize eseri gibiydi.

Belime değen soğuk metal, ürpermemi sağlasada onu oldukça umursamamaya çalışıyordum.Orada adam vurma olasılığım oldukça yüksekti.Hayatımda Havva gibi birisini bıçaklamamıştım.Ama Havva için döverek bayılttığım insan sayısı çok olmuştu.

"Peter ile dövüşen sensin,o yüzden sana saçma bir bilgi aktarması yapmayacağım."

Donuk bakışlarım hala yüzünde takılıyken ifadesiz göründüğüme emindim.Tek kaşım kalkarken "Kendime dikkat edeceğimi biliyorsun,herkesten önce benim can güvenliğim önemli"diyerek alay ettim.Tabikide kendimden önce etrafımdaki insanlara dikkat edecektim.Ölümden korkmuyordum.Sevdiklerimin ölümünden korkuyordum.Kaybetme korkusu beni allak bullak ediyordu.Bunu daha önce zaten babam sayesinde yaşamıştım.Bir daha yaşamak...benim yıkımım olurdu.Ve ben herşeyden çok yıkılmaktan korkuyordum.

FarklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin