60.Bölüm

1.2K 56 41
                                    

İki aylık bir süreden sonra yeniden sizi farklı bir bölüm ile buluşturabildim. Umarım beklediğinize değecek kadar uzun ve sürprizli bir bölüm olmuştur.

Bölümü verdiğim müzikleri ile okuyabilirsiniz.

Linkin Park-In the end
Linkin Park-Numb
Linkin Park-What I've Done

İyi okumalar.

Yorumlarınızı bekliyorum.



***



Boğazıma takılan yumru koca bir karanlığın üzerime doğru yürüdüğü her saniye mideme ulaşmaya çalışıyor,dikenler acı çeken bedenime saplanmak için bana doğru hücum ediyordu. Kalbime saplanan bu acı ile yaşamak,onu öldürdüğüm için hissettiğim suçu,bütün bedenimde taşımak istedim. Onun kanı ile yaşayarak,bütün damarlarımı tıkayan o lanet hissin vermiş olduğu huzursuzluk ve hissettirmiş olduğu o zehir ile kendime azap verici acı çektirmek istedim.

Göz kapaklarım karanlık gecenin birebir titretmiş olduğu gökyüzündeki yıldızların ışığı ile titriyor,onu öldürmüş olduğum bu sokakta cesedini bulmak istiyordum. Onun parlayan gözlerinden akan göz yaşının bütün hayal kırıklığı ile asfalta dökülerek yağmur ile karışıp yok olduğu bu karanlık sokakta,onunla birlikte ağlamak istedim.

O,Malik Çetin'di.

Cehennemin kapısında koca bir insanlığın yanmasını destekleyen,ölümsüz ve korkusuz bir melekti. Karanlık,kötü ama iyi hissettiren.

Sol gözümden akan yaş,yanaklarımdan süzülerek ayak uçlarıma yağmur ile beraber düştü. Gökyüzü,Temmuz ayında olmamıza rağmen bütün yaza inat şimşeklerini tepemde birbirine çarpıyor,kıyametin çok yakınımızda olduğunu hissettiriyordu.

"Artık aramayı bırak. O öldü."

Görkem'in sesi benim bir deli olduğumu ima ederken,tınısında ki öfkeyi hissedebiliyordum. Hepsi ona öyle bir düşmanlık besliyordu ki,ölümünden zerre etkilenmiyordu. "Buradaydı. Gitmiş olamaz!"

Beynim onun bu Dünya'dan yok olma ihtimalini düşündükçe simasına çekiliyor,beni ölü bir ruh ile baş başa bırakıyordu. Yüzümü acıyla buruşturdum.

"Bana yapma dedi."

Titreyen sesim,bütün güçsüzlüğü ile bulutlara karışırken,titreyen dizlerim himayesine aldığı bu duygulara karşı çıkamayarak yere çökmüştü. Bütün çaresizliğim ile zamanı geri almak,herşeyin yok olmasını istiyordum.

Dudaklarımdan kuru bir hıçkırık çıktı. Acı bütün çevreme yılan gibi dolanmış,göğüs kafesim titrerken zorlanmaya başlamıştı. Ben;kendi bencilliği için başka bir canı alacak kadar karanlık bir kuyuya atılmış,o ise benim elimi hiçbir zaman bırakmadığı için benimle beraber o karanlık kuyuya çekilmişti.

Tırnaklarım çamurlu asfalta batırarak gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Yüzüme değen sert yağmur damlaları acımı dindirmiyordu. Kıyafetlerim bütünlüğü ile ıslanırken,dişlerimi birbirine bastırarak gökyüzüne büyük bir haykırışı armağan ettim. Boğazlarımdan çıkan haykırış,evladını kaybetmiş bir kaplanın,uğuldamasından farksızdı.

Islak kirpiklerimi sımsıkı kapatırken,başımı iki yana sallayarak "Hayır!"dedim çığlıklar içerisinde. Saniyeler sonra bütün gökyüzünü aydınlatan şimşek,benimle beraber uğuldamıştı bulutların arkasında. İçimi yaran yakıcı ateş kısa süre içerisinde göğüs kafesimi esir alarak nefes almamı zorlaştırdı. Bu kirli ellerin,masum bir adamın boynuna dolanmış olmasını kendime konduramıyordum.

FarklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin