Bu sefer ayrılışımız çok uzun sürmedi.Kısa zamanda yazdığım up uzun bölümü inşllah beğenirsiniz.Çünkü iki gün boyunca başında durdum ve baştan sonuna kadar hepsini tık diye yazdım.Bir sonraki bölüm ne zaman gelir hiçbir fikrim yok ama okunma ne kadar çok olursa,yorum ne kadar çok olursa yeni bölüm o yüzden daha çabuk geliyor.Motivasyonum kesinlikle sizlersiniz.Hepinizi seviyorum.
Bol voteli ve yorumlu bir bölüm olur inşallah.Beğenmeniz diğeli ile,hoşçakalın.
***
Burnuma değen hafif kahve kokusu,yutkunmamı sağlarken,gözlerim aralanmış,merakla odağıma nerde olduğumu öğrenmek adına,hiç tanımadığım bir odayı almıştım.Yorgun,halsiz,bitkindim.
Kuruyan dudaklarımı ıslatmak istiyordum.Son yaşadıklarım bedenimin üzerine büyük bir taş koymuş,kalkamamı bile engellemişti.Nefes alamadığımı hissediyordum.Hayatta pili bitmiş bir oyuncak varlığından farksızdım.
Nerede olduğumu kavramak için sıkıca sarılmış olduğum battaniyeden hafifçe sıyrıldım ve derin bir nefes vererek başımı öne uzattım.Burnuma değen ahşap koku,beynimi rahatsız ederken yatmış olduğum yatakta hafifçe kıpırdandım.Belim tutulmuş,omurgama sızı saplanarak geri çekilmişti.
Yanan gözlerimi kırpıştırdım ve battaniyeyi hızla kenara attım.Ani hareketlerim bedenimi sarsıyor,başımı döndürüyordu.Mantıklı olanın; kendime gelene kadar ayağı kalkmamak olduğunu biliyordum.Gücümü toparlamam gerekiyordu ama bunun için zamanım olmayabilirdi.
Ölüm,yine benim değer verdiklerimi bulmuş,onları içine çekmişti.Buradan kurtulmak istediğime bile emin değildim.Melih'in karşısına çıkacak vicdan azabı,bedenime ağır geliyordu.Bu ağır duyguyla yaşamak istemiyordum.
Gözlerim büyük bir hisle dolarken,patlamaya hazır bomba gibiydim.Bu lanet kokulu odadan çıkmak,içimden bile gelmiyordu ama içimdeki merak kıvılcımları patlamış,ayaklarımı soğuk zemine basmama neden olmuştu.
Yavaşça doğruldum ve kapıdan çıktım.Kahve ve ahşap kokusunun birleşimi bütün koridoru sarmış,yoğun koku neredeyse dilime kahve tadı bırakmıştı.Büyük bir iğrentiyle yüzümü buruşturdum.Çıplak ayaklarım,soğuğun tadını çıkartmaya başlamıştı bile.O battaniyelerin arasına sıkıca sarılmış olmama rağmen,ellerim soğuktan titriyordu.Bedenim terliyordu ama bana sıcağı tattırmıyordu.
Bu tuhaf ısı çelişki konusunun üzerine, gördüğüm şey ile kefen örterken,başka bir ölü konunun kefeni açılmış,dirilmişti.Duygu yoğunluğu.
Bu konunun üzerini kapattığımı düşünüyordum ama Malik'i mutfağın başında,cezvenin içinde birşeyler karıştırdığını görmem;bütün duygularımın bedenimde tepinmesine neden olmuştu.
Tırnaklarımı etime acımasızca geçirdim ve bedenimin titrediğini hissettim.Göğüs kafesim sıkışmış,beni ölüm ile tehtid ediyordu.Yüzümü buruşturdum bir kez daha onun iri,tanıdık sırtına bakarken.Kaçmaya çalışmayacaktım.Her kapıya engel koyduğunun bilicindeydim.Bu yüzden kendimi yormama gerek yoktu.
'Burnuna değen koku?'diyerek mırıldandı karanlık tarafım kulaklarıma doğru.Gözlerini kapatmış,burnunu havaya kaldırarak kokuyu sorgulamaya çalışıyordu.İrislerim onda takılı kalırken,öfkeyi,intikamı,acıyı,karanlığı,hüzünü,yıkıntıyı yada enkazı hissediyordum.Ve bu bedenime çok ağır geliyordu.