49.Bölüm

3.8K 132 39
                                    




Dırırıırıırmm :D İşte yeni bölüm geldi sonunda :D Geç yayınlamamın sebebide uzun zamandır beynimin hikayeden uzak kalmasıydı.Hikayeye giriyorum bir cümle yada bir kelime yazmak istiyorum ama resmen aklım donmuş durumdaydı.O yüzden tek bir anı yada tek birşey gelemedi aklıma bu yüzden kusura bakmayın.

Ayrıca okullar başladı ve artık sizde telefondan biraz daha uzak kalmak zorundasınız bunun farkındayım aynı şekilde bende öyle bu yüzden gecikebiliyorum.Hikaye hakkında ne düşünüyorsanız,sonunu nasıl bulduysanız yorum bırakabilirsiniz.Anlamadığınız yerleride mesaj olarak yada yorum olarak sorabilirsiniz çünki gerçekten kafam dalgın şekilde yazdığım bir bölüm oldu.Kafanızın karışmasını istemem :)

Satır başı yorum bırakarak,oy vermeyi unutmayın :)

***

Sürükleniyordum.

Canımı acıtacak şekilde ayaklarım yere sürünüyor,kollarımı sertçe tutan karanlık siliüet,vicdansızca beni karanlığa sürüklüyordu.Bazen öyle bir çaresizliğin içine atılırdınız ki,büyük bir kalkanın içinde nefes almayı öğrendiğiniz halde boğulabirdiniz.Canım acıyordu ama bu acının ruhen,yada bedenen olduğundan habersizdim.Tüm zaafım,dünyamı kaplayacak türdendi.Benim dünyam,yaşamım,hayatım ve ruhumun besinini önüme bir yemek olarak sunmuşlardı.

Güçsüzce omuzlarımı düşürmek,uçurumun başında bekleyen bedenimi sessizce ve ufak bir çığlığın ardından karanlığa gömmek istiyordum.Kalkansız,savunmasız,güçsüz ve kimsesiz bir şekilde.Ben kendi hikayemde,gittikçe güçlenen değil,sevdikleri çoğaldıkça güçsüzleşen taraf olmuştum.

Havva'nın koca satırlarla dolu uyarılarına rağmen,canımın yanacağına dair büyük bir uçuruma doğru adımlamıştım.Ben Yüsra değildim.Benim artık kendime göre vahşi,yaralı,güvercin gibi lakaplarım vardı ve bedenim hepsinin varsayımlarına uyumluydu.Seçimimi,etrafımdaki insanları çoğaltarak yapmıştım ve bu gittikçe beni güçsüz düşürmüştü.Havva ile yalnız değildik artık.

Artık bedenimin küçük olmasına rağmen, güçlü olduğu zamanlarda değildim.Hayatıma Havva dışında bazı insanlar girmiş,büyük roller üstlenmişti.Ve ben her verdiğim değerde zarar görüyordum.Şimdi ki gibi.

"Hikayemizi dinlemek istemeyen birileri mi var?"

Gözlerimi aralamadım.Duyduğum sesi ve burnumdan soluduğum ağır kokudan dolayı gözlerimle bunu görmemeyi tercih ediyordum.Ellerim sertçe arkamdaki soğuk metala yaslanırken,o kadar savunmasızdım ki,kendimi yere bırakarak ayaklarımı soğuk betona uzattım.Buna rağmen gözlerim aralanmamış,bileklerime sıkı ip geçirilmişti.Sağ tarafımda,hemen omzumda oturan minik kanatlı beyaz melek büyük bir asillikle kanatlarını açtı ve bilincime büyük bir tebessüm kırıntısı bıraktı.Hemen ardından 'sen gerçeklerden kaçamazsın' diyerek kulaklarıma fısıldamıştı.

Ben gerçeklerden kaçmazdım ve ne olursa olsun yüzleşmeyi seçerdim.

Ama şimdi değildi.

Şimdi tüm sevdiklerimin önünde telaşlı,korku dolu ve güvensizliklerini irislerime yansıtamazdım.Beynimin katlanabileceği acı türü değildi.Onlar benim zaafımdı.Gözlerimin önünde kendi dünyamın güvensizliğini izlediğim gerçeğini görmek istemiyordum.Minik beyaz meleğin dudakları kulağıma ufak bir dokunuşta bulunurken 'gözlerini aç yaralı' demişti.

FarklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin