Bölüm 8 = Kararsızlık

2.8K 193 90
                                    

Hasan, Barış'ın odasının kapısını tıklattı. "Gel" dediğini duyduğu an kapıyı aralayıp içeri girdi. Barış yatağının ayak ucunda oturmuş dirseklerini dizlerine yaslayarak elleri ile başını tutuyordu.

Hasan kapıdan içeri girerken ne başını kaldırıp ona bakmış ne de kimsin diye sormuştu. Gözleri yumuk bir şekilde iki büklüm otururken, Hasan onun karşısına geçerek yüzünü görebilecek şekilde eğildi. "Şimdi nasılsın?"

Barış onun sesini duyduğu an gözlerini açtı. Karşısında kendisine beklenti ile bakan bir çift ela göz gördü önce, ardından esmerliğinin önüne geçmesine rağmen yakından bakınca belirgin elmacık kemiklerine ve sivri çenesini inceledi. "Daha iyi" diyebildi sonunda.

Hasan, Barışın yüzünden aşağıya süzülen su damlacıklarını görünce etrafına bakınıp yere atılmış bir havluyu aldı. "Saçların hala ıslak önce onu havluyla biraz kurutalım, yoksa hasta olacaksın" diyerek ayağa kalktı ve arkasına geçerek havlu ile Barış'ın omuzlarının birazda olsa ıslanmasına neden olan saçlarını toplayarak sarmaya başladı.

Barışın nutku tutuldu. Bir an ne demesi gerektiğini bilemedi. Teşekkür mü etmeliydi, yoksa ne yapıyorsun diyerek onu yanından göndermelimiydi. "Neden buradasın?" diye sordu sonunda.

Hasan hem bu soruyu beklediğinden, hem de Barış'ın artık mantıklı düşünmeye başlamasına sevinerek. "Deniz seni yerde hareketsiz yatarken görünce korkup beni aradı."

"Emir, o neden burada?"

"Biz beraberdik. Ben gelince o da geldi."

"Nasıl oldu da yardıma geldi. Onun gibiler benim gibi ibnelerden haz etmezler."

Barış'ın bu denli açık konuşması Hasan'ı şaşırttı. Gerçi geçen günde açık bir şekilde eşcinsel olduğunu itiraf etmişti. Okulda fazla konuşmasa da oldukça açık sözlüydü anlaşılan.

Hasan havlunun ıslak yerini çevirip kuru tarafıyla kurulamaya devam etti. "İtin tekidir filan ama iyi çocuktur özünde, zamanla tanıdıkça sende seversin zaten."

"Onun gibilerle işim olmaz benim. Bugün sen varsın diye yardım eder, sen olmadığında ezmeye çalışırlar."

Hasan onun bu sözlerinin altında yatan yaşanmışlıkları üzülerek merak etti. "Nereden biliyorsun? Daha onu tanımıyorsun bile."

"Ben öylelerini çok gördüm."

Hasan, Barış'ın artık bir nebze de olsa kurumuş olan saçlarını omzuna doğru bıraktı. Çalışma masasındaki sandalyeyi alıp Barış'ın tam karşısına koyarak oturdu. "Bak Barış. Kim sana ne yaşattı ya da neler yaşadığını ben bilemem. Daha önce hiç eşcinsel bir tanıdığım yoktu ama insanların ne kadar acımasız olabileceklerini az çok tahmin edebiliyorum.." derken Barış onun cümlesinin arasına "Edemezsin" diye fısıldadı.

Hasan onu duymuştu ama duymamış gibi yaparak konuşmasına devam etti. "Bizler öyle dışarıdan göründüğümüz kadar kötü insanlar değiliz. Tamam biliyorum ağzımız biraz bozuktur ama gerçekten fena çocuklar değilizdir. Diğerlerinin adına sana söz veririm ki bizim gruptan kimse seni cinsel tercihinden ötürü yadırgamaz."

Barış ile gözleri buluştu, bu yaralı oğlan kendisine ümitle bakıyordu. "Ya yaparlarsa?"

Hasan onun önüne düşen saç tutamını kulağının ardına sıkıştırdı. "O zaman onları bir güzel döverim, için rahat olsun."

Barış ona sadece bir saniyeliğine gülümseyip başını tekrardan ellerinin arasına aldı.

Hasan onunla ilk defa bu kadar uzun konuştuğunu fark etti. Az önce soğuk suyla onu kendine getirmeye çalışırken sırtında ve kollarında faça izleri olduğunu fark etmiş ama diğerlerinin yanında inceleyememişti. Kollarındakiler fazla belirgin olmasa da sırtındakiler bariz ortadaydı. Hatta bir tanesine dikiş atılmış gibi duruyordu. O görüntüler gözüne gelince birden kendine geldi. "Bir daha bu kadar içme lütfen, içeceksen de haber ver beraber içelim" diye fısıldadı.

Şeytan Tüyü BxB (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin