Hasan kalbinin sıkışmasıyla Barıştan uzaklaşıp oturduğu yerden hızla kalktı. Kalkarken başı döndü ve sendeledi, Barış'ın ona seslendiğini güç bela duydu ama cevap veremedi. Bir hışımla olduğu evden dışarı attı kendisini ve koşar adım merdivenlerden aşağı indi.
Sokağa çıktığında şiddetli yağmur yağıyordu ve binanın önünde ayağı kayıp dizlerinin üstüne düştü. Dışardaki temiz havayı hızla içine soludu. Daha önce hiç kalbinin bu denli sıkıştığını hissetmemişti. Yorgunluktan değil, sinirden değil tamamen acıdan sıkışıyordu.
Hangi insan evladı karşısındaki birine sırf eşcinsel diye böyle bir şey yapabilirdi aklı almadı. Yere düştüğü fayansta avuçlarının içinde biriken kanın yağmur damlaları ile beraber yere aktıklarını görüp avuçlarını üstüne sildi. Elleri tir tir titriyordu ve gözleri hala net görmüyordu.
Düştüğü yerden kalkıp güç bela sokağa attı kendisini. Birini dövmek istiyordu, o orosbu çocuklarının ağzını burnunu kırıp siklerini köklerinden kesip onlara yedirmek istedi. Onların bu dünyada yaşama hakları olmamalıydı, onlara vatan değil sokaktaki köpek bile emanet edilmezdi.
Yağmur şiddetini iyice artırırken Hasan gırtlağı yırtılırcasına bağırdı. Okul duvarını peş peşe yumruklayıp tekmeleyerek bağırmaya devam etti.
Bu öğrendikleri ona o kadar ağır gelmişti ki şuan yanında kesici bir alet olsa kendisine yapacaklarını hayal bile edemiyordu.
Barış bu yükle nasıl baş ediyordu. Bu tüm olayların başlangıcı demişti birde, eğer bu başlangıçsa devamını düşünmek bile istemiyordu.
Onun tüm yaşadıklarını kendisi yaşasa herhalde intihar filan ederdi. Gururu böyle bir şeye asla el vermezdi. Barış'ın 'benim için her şey biter' cümlesi geldi aklına birden. Şimdi onu daha iyi anlıyordu. Burası onun son çıkışıydı ve bende gidip ona uslu dur bizim başımızı belaya sokmayın değiştim resmen.
Ellerini önce saçlarının arası dan geçirip ardından yumruklarıyla kendi kafasına vurup saçını çekiştirmeye başladı. "Hay sıçayım senin aklına Hasan" diye bağırdı kendi kendine. Oğlan kendi hayatını sonlandıracak noktaya gelmişken o nasıl bunu fark etmemiş birde kendi hayatının daha rahat geçebilmesi için onunla konuşmaya gitmişti. "Salak salak salak salak salak" diyerek kafasına vurmaya devam ederken bir çift el onun ellerini tutup durdurdu.
"Yapma artık dur kendine zarar veriyorsun" diyen Barış'ın sesini duyunca durup karşısında üstünde montunu bile almadan çıktığı için sırılsıklam olmuş oğlana baktı. Onun ağlamaktan kızarmış ela gözlerine sanki dünyadaki en güzel şeylermişçesine baktı.
"Onları öldüreceğim" diye mırıldandı ona. "Onların her birini, senin canını yakan herkesin derisini yüzüp tuza banmazsam en adi şerefsizim."
Barış onun yaralı yumruklarını sıkıca tuttu. "Beraber öldürürüz beraber yaparız ne yapacaksan" dedi karşısında sinir krizi geçiren Hasan'a bakarak.
Her zaman aklı başında olan tek kişi de kendisi yüzünden sinir krizini geçirmişti. "Özür dilerim ama sana bu kadar ağır geleceğini bilseydim anlatmazdım" diye de ekledi.
Hasan ellerini ondan çekip kurtardı. Sırt çantasını yere atıp montunu çıkarttı ve Barış'a uzattı.
Barış bu durumda bile Hasan'ın böyle bir şey düşünüp yapmasına şaşırdı fakat o kadar çok ıslanmıştı ki onun peşinden onu aramaya çıkınca, hiç itiraz etmeden montu alıp giyindi.
Montun fermuarını da yukarı çektikten sonra Hasan'ın yaralı elleri onun yanaklarını avuçlarının içine aldı. "Sana söz veriyorum" diye mırıldandı tekrar. "Ne pahasına olursa olsun bir gün onları bulacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan Tüyü BxB (TAMAMLANDI)
Teen Fiction🔞 Argo ve cinsellik içerir. BxB, GxG "Bana şuan dur demezsen birazdan kendimi tutamayabilirim." Deniz ne kadar hızlı gittiklerini haykırmak istese de "Tutma" dedi. Onun dudaklarının içine "Seni istiyorum" derken Emir'in dudaklarından dökülen "Sikt...