Hasan'ın Barışlar da kalışının üçüncü günüydü. İlk gün sabaha kadar balkonda sigara içtikten sonra zamanla alışmıştı bu duruma. Gerçi şikayette edemezdi. Her gün Barış'ın koynunda uyumak için birazcık strese değerdi bence.
Her gece atışıp ardından da yiyişerek uyuyorlardı. Özellikle şu üç gece iki gün boyunca Barış'ın ciddi anlamda beslenme sorunu olduğunu görmüştü. Çocuk adam akıllı hiç bir şey yemiyordu ki bu Hasan'ın hiç hoşuna gitmedi. Sürekli oğlana bir şeyler yedirmeye çalıştığından her gece tartışıyorlardı yemek yüzünden. Ardından Hasan'ın iki cilvesi ile Barış yumuşayıp su koyu veriyordu.
Ayrıyetten bunun birde sabahları vardı. Her sabah sevdiğini kendisine sarmaş dolaş sarılarak yattığını görmek çok güzel bir duyguydu. Sabah ilk kalktığında onun saçlarını okşayıp öpmeyi hiç bir şeye değişmezdi. Üstelik Barış'ın kokusuna bayılıyordu. Bir erkek nasıl bu kadar güzel kokardı orasını hala tam çözemese sürekli oğlanı koklarken buluyordu kendisini.
Okuldan eve geldiklerinde Barış yerde resim çizerken Hasanda çalışma masasında test çözüyordu.
Efe usulca kapılarını tıklatıp "Müsait misiniz?" diye sordu.
Barış'ın kulağında her zamanki gibi kablolu kulaklığı olup kendi dünyasına daldığından Hasan "Gel sorun yok" dedi.
Efe kafasını kapıdan içeri soktuğunda Barış'ta kulaklığını çıkartıp "Ne oldu?" diye sordu merakla.
Efe, Hasan'a bakıp "misafirin var" dedi sessizce. "Bir an önce salona gel."
Hasan masadan kalkıp Efe'nin peşinden giderken Barışta arkalarına takıldı. Koridorun sonunda Emir, Deniz'in yanında durmuş kendisine "Özür dilerim bro, çok yalvarınca yerini söylemek zorunda kaldım" dedi.
Hasan salona baktığında Annesini salondan kendisine doğru yürüdüğünü görüp durdu. Kadın kollarını açıp Hasan'ı sarıp sarmaladı. "Eşek sıpası seni. Telefonu evde bırakıp girmek nedir."
"Anne" dedi Hasan ağlayan kadına sarılırken. "Lütfen ağlama."
"İt oğlu it nasıl ağlamayayım? Eve bir geldim sen gitmişsin, baban dağılmış bir vaziyette. Üstelik bana açılıp ona açılmadığın için benimle de tartıştı."
Hasan Annesine sarılmayı bırakıp "Gel otur şöyle" diyerek salondaki koltuklara yönlendirdi kadını. "Biraz sakinleş, bir yere gittiğim filan yok, bak buradayım."
Annesi koltuklara otururken oğlunun koluna salyangoz gibi yapışmış bırakmıyordu. Elini ondan çektiğinde sanki kayıp gidecekmiş gibi hissediyordu.
Diğer herkes koridor ile salon arasındaki minik aradan Anne oğlu izliyorlardı.
"Üç gündür eve gelmedin ve baban sizi o akşam çok bekledi."
"Nasıl geleyim ya da onu nasıl getireyim Anne. Babam çıldırdı ve yine her zamanki gibi silahına sığındı. Kusura bakmasın ama bırak Barışı o eve getirmeyi ben bile zor gelirim o sakinleşene kadar."
Annesi oğlunun yanaklarını avuçlarının arasına alıp "Haberim var baban söyledi. Yaptığının ne kadar yanlış olduğunu o da biliyor" derken kendilerine bakan çocuklara "Bize iki dakika izin verir misiniz?" diye sordu nazikçe.
Hepsi tek kelime etmeden dağılırken "Barış sen hariç evladım sende yanımıza gel lütfen" dedi kadın hangisinin Barış olduğunu öğrenebilmek için.
Herkes dağılırken Barış olduğunu yerde kala kaldı. Bakışlarını kadından ziyade önce Hasan'a çevirip gelmesi için onay bekledi.
Hasan onun tereddütünü fark edip oturduğu yerden kalkıp "Gel Annemle tanış" diyerek Barışa kendi oturduğu yere oturması için yer verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan Tüyü BxB (TAMAMLANDI)
Teen Fiction🔞 Argo ve cinsellik içerir. BxB, GxG "Bana şuan dur demezsen birazdan kendimi tutamayabilirim." Deniz ne kadar hızlı gittiklerini haykırmak istese de "Tutma" dedi. Onun dudaklarının içine "Seni istiyorum" derken Emir'in dudaklarından dökülen "Sikt...