Emir motoru Denizlerin binası'nın önüne park ettiğinde Deniz motordan inip kaskı çıkartıp Emir'e uzattı. "Bugün için çok teşekkür ederim gerçekten çok eğlendim" dediğinde Emir kaskı tutan elinden tutup onu kendisine çekip dudaklarından öptü. "Beni eve kahveye davet etmeyecek misin?" diye fısıldadı dudaklarının arasına.
Deniz öpüşüne hızlı bir şekilde karşılık verip geri çekilerek çevresine bakındı. "Beni böyle ulu orta yerde öpmeyi bırakmalısın. Üstelik sen bugün sırf benimleyken en az üç kahve içmedin mi?"
Emir motorun anahtarını çıkartıp montunun cebine koydu. "İçtim ama Türk kahvesi içmedim ve teşekkürünü sadece bana Türk kahvesi yaparsan kabul ederim."
Deniz'in içini belli belirsiz bir heyecan kaplasa da bunu ona belli etmeden "Ben Türk kahvesi yapmayı bilmem ki" dedi yalan söyleyerek. En son Emirle evde olanlardan sonra onu bir daha eve gelmesi fikri yüzünü kızarttı.
Emir motorundan indi. "Ben sana öğretirim."
Deniz, Emir'in vazgeçmeyeceğini anladığında "Tamam gel bari çok istiyorsan" diyerek arkasını döndü ve beraber eve çıktılar.
Son kata vardıklarında Deniz kapıyı açıp önce Emir'i içeri buyur etti. Salon koltuğunda uzanmış elinde telefonla uğraşan Efe, Emir ile yüz yüze gelince suratını ekşitti. "Sen yine neden buradasın?"
Emir montunu çıkartıp onu oturduğu koltuğun diğer ucuna fırlattı. "Sevgilim kahve içirmeden yollamam seni deyince bende kıramadım onu" diyerek tekli koltuğa bıraktı kendini.
Deniz koridordan Emir'e ağzı bir karış açık kalacak şekilde bakarken Efe'nin bakış açısından çıkıp ona orta parmağını gösterdi sadece. Emir de onun kendisine yaptığı işarete havadan gönderdiği öpücükle karşılık verince Efe "Vay be, bu kadar da İbne vari olduğunu bilmezdim" dedi. "Seni görende adam sanar şu yaptığın hareketlere bak."
Emir "Kıskanma sana da buluruz birilerini" dediği an Efe uzandığı yerden doğruldu. "Ben senin gibi ibne değilim."
"Efe düzgün konuş" diyerek altında minicik pembe şortuyla Melis girdi salona. Saçlarını dağınık topuz yapmış, üstüne de kendisine ait olamayacak kadar geniş beyaz tişört giyinmişti.
Emir elinde olmadan bu soğuk havada bu kadar açık giyinen kıza yan gözle baktıktan sonra "Üşümüyor musun?" diye sordu.
Melis omuzlarını silkti. "Evler sıcak."
Emir'in telefonu çaldı. Cebinden telefonu çıkartıp ekrana baktığında daha telefonu açmadan bakışları Melis'e kaydı. Melis kendisine merakla bakarken, Emir ile göz göze geldiği an merakı üzüntüye dönüştü. "Yanımda olduğunu söylemene gerek yok" diyerek bacaklarını kendisine çekip başını arasına gömdü.
Emir de Melis'e ne diyeceğini bilemeden telefonu açtı. "Aramalarımıza dönmeye başladığına göre eve döndüğünü varsayıyorum."
"Evet döndüm. Diğerlerini de aradım ve iki gün boyunca Melis'in aramalarını görmemek için elime telefonu almak istememiştim o arada olan sizlere oldu kusuruma bakma."
"Sorun değil olur öyle şeyler, nasılsın şimdi?"
Nazlıdan derin iç çekiş sesi duyuldu. "Daha iyiyim Nilsu bana iyi geldi."
"Kim bu Nilsu?" diye sordu Emir kaşlarını çatıp. Melis'in bakışları kendisine yöneldiğinde bu soruyu sorduğuna o an pişman oldu.
"Bir arkadaş. Melis geldiğinden beri pek görüşemiyorduk onunla."
Emir oturduğu yerden kalkıp Deniz'in yanına mutfağa gitti ve sesini alçaltarak "Serhat nasıl bir arkadaş olduğu konusunda bana bilgi verdi" dedi alçak sesle. "Açıkçası bize Nilsu dan bahsetmemene şaşırdım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytan Tüyü BxB (TAMAMLANDI)
Novela Juvenil🔞 Argo ve cinsellik içerir. BxB, GxG "Bana şuan dur demezsen birazdan kendimi tutamayabilirim." Deniz ne kadar hızlı gittiklerini haykırmak istese de "Tutma" dedi. Onun dudaklarının içine "Seni istiyorum" derken Emir'in dudaklarından dökülen "Sikt...