1 saat geçmişti Poyraz'la bebeklerle uğraşarak.
"Emreeee."diye cıvıldayarak çocuğu güldürmeye çalışsam da içi dışına çıkacakmış gibi ağlıyordu. Çocuğu kucağımda hoplatmaya başladım.
Hayır yani Emre ağlıyor diye Elif niye ağlıyordu? Biri ağlayınca otomatik olarak diğeri de mi ağlıyor, anlamadım.
"Sanırım açlar."dedi Poyraz dehşet içinde. Kucağındaki Elif'e komik suratlar yapıp güldürme çabası başarılı olmuştu. Çok komik ve tatlı gözüküyorlardı.
Elif ağlamayı kesince Emre de biraz yatışmıştı.
"Balım."diyerek alnını öptüğümde tamamen kesti ağlamayı. O sırada Poyraz ablasını aramış süt hakkında detayları soruyordu.
"Tamam abla, tamam. Hayır ölmediler. Mina da burada zaten tek başıma değilim."dedikten sonra karşı taraf konuşmaya başlamış olmalı ki Poyraz sustu.
"Hayır, öyle değil."dedi göz ucuyla bana bakarken.
"İnşallah, bir gün."diye güldü.
"Lafa tutma beni abla, yine zırlamaya başlar bunlar. Hadi öptüm."diyerek direkt yüzüne kapadı kadının.
"Çok sıcak olmayacakmış süt. Çantanın ikinci gözündeymiş. Sıcak su olan bir bardağın içine biberonu koysanız ısındığı kadar ısınsın o yeter dedi." Başımla onaylayıp Emre'yi koltuğa yatırdım ve çantayı karıştırmaya başladım.
Poyraz da Emre ağlamasın diye onu gıdıklıyordu. Sütleri çantadan çıkarıp mutfağa yöneldiğimde Poyraz arkamdan seslendi.
"Beni bunlarla mı bırakacaksın?" Güldüm.
"Şunları sıcak suya koyup geliyorum." Suları ısıtıp bardaklara koyduktan sonra bardakların içine de biberonları koydum.
Salona geri döndüğümde bebekler ağlamıyor, Poyraz telefonunda uğraşıyordu.
"Elif'i yıkamamız lazımmış."dedi Poyraz. Öyle bir surat ifadesiyle söylemişti ki sanki Elif'i düğüne hazırlayacaktık.
"Aman, basit iş. Sütlerini içirip Emre'yi uyutalım. Sonra Elif'i de yıkayıp uyuturuz." Poyraz beni kendimden emin görünce şüpheyle bir baktı. Sonrasında gülümsedi.
"Tamamdır."
Isınmış sütleri alıp birini Poyraz'a verdim. Elif'i zaten kucağından hiç indirmemiş olduğundan ben de Emre'yi tekrar kucağıma aldım.
"Yavruş, bak senin sütün." dedim ve dudaklarının arasına götürdüm biberonu. Büyük bir açlıkla sütü içmeye başlarken minik elleriyle biberonu tutmaya çalışıyordu. Gülümsemem büyüdü.
Emre sütünü bitirse de Elif daha içiyordu.
"Kardeşin var mı?"dedi Poyraz, Elif'in ağzından biberonu çekerken.
"Vardı."dediğimde duraksadı.
"Özür dilerim, bilmiyordum." Tebessüm ettim.
"Bilsen sormazdım zaten. Senin suçun değil." Gülümsemeye çalıştı fakat keyfi kaçmıştı. Emre'yi omzuma yatırıp koridora geçtim.
"Benim odamda uyurlar."diye seslendiğinde koridorun sonundaki odasına girdim. Girdiğim an buram buram Poyraz'ın kokusu gelmişti. Tebessümüm gülümsemeye döndü.
Emre'nin gazını çıkarıp uyutmak için pışpışlamaya başladığımda Poyraz da gelmişti.
"Elif nerede?"
"Salonda ana kucağında televizyon izliyor." Başımla onayladım.
"Ben uyutayım istersen."
"Gerek yok, uyumak üzere zaten."dedim ve Emre'nin saçlarını öptüm. Bebek kokusu kadar harikası yoktu- Pardon vardı.
Emre yarı kapalı gözlerle etrafına bakınırken çok komik gözüküyor olmalı ki Poyraz gülümsedi.
Biraz daha pışpışlamanın sonucunda uyumuş olan Emre'yi yatırıp üstünü örttüm. Sonrasında da bir fotoğraf çektim. Bunu paylaşmalıydım.
Telefonu şortun cebine atıp arkama döndüğümde gülümseyerek bana bakan Poyraz'la göz göze geldim.
Kollarını iki yana açtığında istemsiz olarak gülümseyip kollarının arasına girdim. Kollarımı boynuna sardığımda belime sımsıkı sarılmıştı.
"Anlatmak ister misin?"dedi sessizce. Saçlarımı öptü.
Sarılmayı kesmeden anlatmaya başladım.
"8 yaşındaydım. Kardeşim daha 2-3 aylık bir bebekti. Kız olduğundan mı bilmem çok severdim, hep süslerdim onu." Sessizleştiğimde Poyraz'ın belimdeki elleri belimi okşamaya başladı.
"Bir gün ateşlenmişti. Ama çok anormal bir şey değildi, sık sık ateşlenirdi zaten. Annemler de yine öyle olduğunu düşündü ve soğuk duşla falan hafifletmeye çalıştılar." Gözlerim dolduğunda elimde olmadan Poyraz'ın boynuna daha sıkı sarıldım. Bu sefer de şakağımı öptü.
"Her zamankinden fazla olunca hastaneye götürmek için çıktılar. Ama yoldayken Mine ağlamayı kesmiş, sessizleşmiş. Annemler başta ateşinin düştüğünü düşünse de aslında ateşi daha da artmış. Hastaneye park ederken fazla ateşten ölmüş Mine." Gözyaşlarım akmaya başladığında Poyraz sanki daha sıkı sarılabilecekmiş gibi sıktı beni. Bir eliyle saçlarımı okşuyor, saçlarıma öpücükler bırakıyordu.
"Bana başta söylemediler. Birkaç ay hastanede kalacak dediler." dedim hıçkırıklarımın arasında. Başımı omzundan kaldırdığımda gözyaşlarımı sildi.
"Birkaç ay geçtikten sonra Mine'nin orda mutlu olduğunu, buraya gelmeyeceğini söylediler bana. Çok üzülmüştüm, Mine bizi terk etmez diyordum hep. Anlayabilecek yaşa geldiğimde anladım öldüğünü." derken hıçkırıklarım azalmıştı. Öylece boş boş bakıyordum.
Poyraz alnımı öptü ve beni kendisine çekip tekrardan sarıldı.
******
Elif'i zor çabalarla yıkayıp uyutmuştuk ve sanırım ben de uyumak üzereydim. Üçlü koltukta Poyraz'la otururken başımı arkaya yasladım.
"Uyumak üzereyim sanırım." Koltuk altlarımdan tutup beni göğsüne yatırdığında gıdıklandığım için gülmeye başladım. Gülümseyerek bana bakıyordu.
"Uyu bakalım."dediğinde elimi karnına koymuştum. Yuh. Hiç mi yağ yoktu bunun vücudunda. Çok sert bunun karnı. Elimi karın kaslarından göğsüne doğru kaydırırken başımı kaldırıp yüzüne baktım.
Yüzünü yaklaştırdı ve birkaç milim kala durdu. Şu an konuşsam öpüşecek yakınlıktaydık. Konuşsam mı ne yapsam?
Onay alır gibi gözlerime baktığında ondan bir hamle beklemedim ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Elimi boynuna yerleştirdiğimde bir kolunu belime doladı.
Ondan ayrıldığımda gözlerimin içine baktı. Çok sürmeden dudaklarımızı tekrar birleştirip üstüme eğilince koltukta geriye düştüm ve üstüme çıkmış oldu.
Ellerimi tişörtünden içeri sokmuş sırtında gezdirirken yüzüme düşen saçları geriye ittiriyordu.
Kalkarken belimden tutarak beni de kaldırdı ve kucağına çıktım. Belimden tutarak bedenlerimizi birbirine bastırdığında dudaklarımı dudaklarından çektim.
Boynuma bir öpücük bırakıp başını geriye attı. Gülümsüyordu. Küçük bir çocuk gibi kollarımı beline dolayıp başımı göğsüne yasladığımda tekrardan saçımı öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
profiterol
ChickLitBir kutuya bir çocuğa aşk dolu bakışlar atarken çocuk fileye doğru ilerledi. "Böyle kaçak şeylere bir daha bulaşmam haberin olsun. Afiyet olsun bu arada."dedi ve filenin o yırtık kısmından fırt diye dışarı fırladı.