" Neden hala hazır değilsin ? Akşam kafede çalacağımızı bilmiyor musun ? " Başımı önümdeki masaya yasladım. Oraya gitmek istemiyordum. Çok fazla uykum vardı ve adam biz kızlara " Elbise giyeceksiniz ! " diye tutturmuştu. Bu Cansu için sorun değildi de benim için asrın sorunuydu. Altı üstü bir yarışmaya hazırlanıyorduk ama adam bizi Eurovision şarkı yarışmasına katılacak gibi hazırlıyordu. Elbise kelimesi ağzından çıktığı anda adama olan sempatim sona ermişti.
" Sana seçtiğim elbiseyi giyebilirsin. "
Kafamı masadan hızla kaldırdım. Gözlerimi göremesemde kocaman açıldıklarını biliyordum.
" O altın sarısı pullarla kaplı elbiseyi giyeceğimi sana düşündüren ne ? Çıplak çıkarım sahneye, yine de o elbiseyi giymem ! "
Kaşlarını " Öyle mi ? " dercesine kaldırdığında nefesimi dışarı verdim. Tamam, çıplak çıkmazdım. Ama o elbiseyi de giymezdim. Ondan elbise seçmesini isteyen bendeydi suç. Kendi elbisemi kendim seçmeliydim.
" Dolabından elbise beğeneceğim, " dedim onun odasına doğru geçerken. Göz ucuyla onun üstündeki eflatun, omuzları açıkta bırakan, sade elbisesini süzdüm. Kendisine bu elbiseyi seçip, bana o çirkin elbiseyi seçmesi büyük haksızlıktı. Dolabın karşısına geçtim ve elbiselerin arasına kafamı soktum.
Bir saatin sonunda ben hala elbise seçememiştim ve sinir katsayım saniye ile doğru orantılı olarak artıyordu. Dolabın kapağını sertçe kapatıp kenardaki deri kaplı sandalyeye oturdum.
" Elbise falan giymiyorum ben. Beni kabul eden böyle etsin. Eğer elbise giymediğim için benim yerime başkasını alacaksa, seve seve yerimi veririm. "
" Tamam, " dedi Cansu içeri girip. Sinirli olduğum zaman beni sakinleştirmek için çoğu şeyi kabul etmesine minnettardım. " En azından etek giysen ? "
" Bak kızım, " dedim önüme gelen saçlarımı yolarcasına arkaya atıp. " Ben rahat bir insanım. Genel olarak pantalon giydiğimden oturmama kalkmama pek dikkat etmem. Eğer frikik vermemi ve rezil olduktan sonra grubu yarı yolda bırakmamı istiyorsan ilk bulduğun eteği bana ver ve giyeyim. "
Cansu düşünür gibi elini çenesine dayadı. Dolabına gidip aşağıya eğildi ve bir elbiseyi havaya kaldırdı. Derken elbiseyi başka bir konuma getirdi ve elbise sandığım şeyin aslında bir şort-etek olduğunu fark ettim.
" Şimdi bunu giy. Sonrası için başka şeyler düşünürüz. "
Kıyafeti elinden hızla kapıp diğer odaya geçtim. " Seni seviyorum ! " diye bağırmayı ihmal etmeden.
(...)
" Elbise giymenizi istemiştim. "
Adama nasıl bakmıştım bilmiyordum ama Cansu aniden önüme geçip adama benim elbise giymekten hoşlanmadığım hakkında açıklama yapmıştı. Bu sefer üzerinde takım elbise yerine haki rengi tişört ve kot pantalon vardı. Ona zorla takım elbise giydirmelerinin acısını bizden mi çıkarıyordu ?
" Neyse, bu seferlik affediyorum. "
Yüzünde tuhaf bir gülümseme ile söylediği cümleyle gözlerimi kırpıştırdım. Ellerim iki yanımda yumruk olmuştu. Birinin elini yumruklarımın üstüne kapadığını hissedince önce elimin üstündeki ele, ardından da elin sahibine çevirdim. Berktuğ mutlu bir ifade ile bana bakıyordu. Sadece birkaç saniye gözlerinin içinde kendimi kaybettim. Eski günlerdeki mutlu anılara kısa bir yolculuk yaptıktan sonra gözümün önüne onunla sahip olduğum son anı geldi. Elimi hızla geri çektim.
" Sen kendini ne sanıyorsun ya ? "
Yüzünden gitmeyen gülümsemesiyle " Senin gelecekteki kocan, " dedi. Göktuğ ve Cansu gülmelerini saklamak için başka tarafa dönselerde yüzlerindeki ifadeden güldükleri anlaşılıyordu. Göktuğ neyse de Cansu eve gidince bunun hesabını verecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIR ZİNCİRLERİNİ
General FictionYaşadığı şehirden babasını öldürüp ayrıldığında başına neler geleceğini bilmiyordu. Hele 4 erkeğin birden kendisiyle ilgili planları olduğunu duysa aklını kaçırabilirdi.