Küçük dil nasıl yutuluyor bunun hakkında bir bilgim yoktu ama sanırım az önce yaptığım şey buydu. Yani buraya benim için mi gelmişti ? Sesli bir şekilde yutkunup kendimi utandırdım. Yüzünden hiç eksik etmediği o gülümseme yine yerindeydi. Sonunda boğazımı temizleyip konuşmayı başardım.
" Buna hiç gerek yoktu. " Elini ensesine götürüp kaşırken utanmış gibiydi. Onun utanmayacağından - Hele de bana karşı - emin olduğumdan dolayı gözlemimi yanlış yorumlamış olmalıydım.
" Bence vardı. " Buğlem'in dedikleri tekrar aklıma gelince içime bir kuşku düştü. Benden hoşlanıyor muydu acaba ? Ama buna inanasım gelmiyordu işte. Ayrıca neden benden hoşlansındı ki ? Çevresinde bir sürü kız varken gelipte beni mi sevecekti ?
" Neden ? " Fırındaki görevlinin uzattığı poşeti alıp ücreti ödedi. Bana tekrar döndüğünde gözlerinin parladığına yemin edebilirdim.
" Yakın zamanda anlarsın. "
" Ya anlamazsam ? " Birkaç adımda hemen ayaklarımın dibine geldi. O kadar yakınımdaydı ki ayakkabılarımız birbirine temas ediyordu. Kafamı kaldırmak gibi bir hata elbette yapmayacaktım. Ama yapacağım birşey vardı kesinlikle. Berktuğ'a biraz farklı davranmış olabilirdim ama hala ben aynı bendim. Birkaç adım geriye çekilip sağ elimi Berktuğ'un yanağına geçirdim.
" Berktuğ ben anlamam diye düşünüyordum ama asıl anlamayan senmişsin. Ben senin her gün yanında uyandığın kızlar gibi değilim tamam mı ? Bu tokattan sonra zaten eminim anlamışsındır ama birde söyleyerek anlam kapasiteni arttırayım dedim. " Elini yanağına götürmekle bile uğraşmadı. Tokatın etkisiyle yana düşen başını kaldırıp gözlerimin içine baktı.
" Yanlarında uyanmadım. " Kaşlarımı çattım.
" Ne ? "
" Madem gerçekleri duymak istiyorsun, tamam söylüyorum işte. Hiçbirinin yanına uyanmadım. Evet yattım hatta bundan zevk aldım. Kaçınılmaz olan budur değil mi ? Ama seni de hiçbir zaman onlara benzetmedim. Ama sen kendini onlara benzetiyorsan bilemem. " Birşey dememe fırsat vermeden hızlı adımlarla kapıdan çıktı. Arabasının kapının hemen önüne park ettiğini gördüğümde dışarı çıkmıştım. Arabasına binmeden önce bana dönüp gözlerimin içine baktı.
" Anlamazsan açık açık gösteririm diyecektim ama sen bana günümü gösterdin. " Arabasına bindi ve kapıyı kapatıp gaza bastı. Eve doğru yürürken bir yandan da attığım tokatı düşünüyordum. Bu kez hata mı yapmıştım ? Nasıl sert vurduysam yanağında beş parmağımın izi çıkmıştı. Pişmanlık yavaş yavaş içime çökmeye başlamıştı ama birde içimde kendin olduğun için mi pişmansın diyen bir yan vardı. Bir rüzgar esince üşüyen ellerimi ovuşturdum. Üşümeye başladığımı yeni farkediyordum. Yanımda duran arabayla birlikte kafamı çevirdim. Berktuğ ön camı açmış bana bakıyordu.
" Arabaya binde eve bırakayım. " İtiraz etmeden arka tarafa doğru geçtim. Ama o diğer tarafa uzanarak ön kapıyı açtı. Sinirlensemde diğer tarafa dolaşıp bindim. Emniyet kemerimi takarken Ondan tarafa bakmamaya özellikle dikkat ediyordum. Evin önüne gelene kadar tek kelime etmedi. Evin önünde de sadece durdu ve inmemi bekledi. O konuşmayacaksa bende konuşmayacağım mantığıyla hareket ediyordum ama burada o mantık devreden çıkmıştı.
" Teşekkür- "
" Şimdi konuşma ! Çok kızgınım, kalbini kırarım. Daha sonra konuşuruz. " Kaşlarımı çatsamda kapıyı kapadım ve gitmesine izin verdim. Bu sefer geçen seferki gibi ben içeri girene kadar beklememişti ve ne yalan söyleyeyim, yokluğunu hissetmiştim. Kendi düşüncelerime kızarak eve dönüp yürümeye başladım. Kapıyı çaldım, anahtarım olmasına rağmen özellikle yaptığım birşeydi. Bakayım Buğlem direk kapıyı mı açacaktı yoksa kim olduğumu sorup kapıyı açmamayı mı tercih edecekti ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIR ZİNCİRLERİNİ
General FictionYaşadığı şehirden babasını öldürüp ayrıldığında başına neler geleceğini bilmiyordu. Hele 4 erkeğin birden kendisiyle ilgili planları olduğunu duysa aklını kaçırabilirdi.