" Her şey için teşekkürler. " dedim arabadan inmek için harekete geçerken. Buğlem benim aksime Berktuğ'un yanağına bir öpücük kondurup arabadan indi.
" Rica ederim. Başka zaman tekrarlarız umarım ? " Omuzlarımı silkip kapıyı kapadım. Bunu ister miydim bilmiyordum ama bugün gibi olacaksa güzel olabilirdi. Fotoğraflardan sonra Özge sayesinde gayet eğlenceli dakikalar geçirmiştik ve tekrarlanması hoş olabilirdi. Anahtarla kapıyı açıp içeri girdiğim sırada araba sesi duyup arkamı döndüm. Berktuğ'un arabası yeni çalışmaya başlamıştı. Demek ki ben evin önüne gelene kadar beklemişti. İçimi dolduran anlam veremediğim mutluluğun hücrelerime yayılmasına izin verdim.
" Bundan sonra hep dışarıda yiyelim abla. "
" Oldu canım, başka isteğin var mı ? " Elini çenesine koyup düşünüyormuş gibi yaptı. Benim hareketlerimi bana karşı kullanıyordu ya, Ona karşı sinirlenmek yerine, Onu daha da çok seviyordum.
" Bir düşüneyim, abla aslında limonlu bir dondurma fena olmazdı. " Kaşlarımı kaldırıp hadi canım bakışımı attıktan sonra Buğlem'e doğru yürüdüm.
" Küçük hanım, bugün yeterince istek kabul ettim. Şu anda dilek kutumuz dolmuş bulunmakta o da başka sefere artık. " Yüzüne düşen saç tutamlarını geriye attıktan sonra elimi geri çektim. Yine gözlerimin içine bakmaya başlamıştı ve ben annem karşımda ve bana bakıyor gibi hissetmiştim. Onu arkamda bırakarak kendi odama geçtim.
" 1 saat iznin var Buğlem, istediğini yap. Sonra yatağa. " Cevap vermesini beklemeden kapıyı kapatıp kapıya yaslandım. Böyle durumlarda annemin yokluğunu daha çok hissediyordum.
(...)
Okulun son günü olduğu için Buğlem benden önce kalkmıştı. Cumaları en çok seven kişi sanırım benim kardeşimdi. Kapıyı kapadığım sırada Buğlem ellerini koluma koyu yerimde durmamı sağladı.
" Abla bugün ben senin okuluna geleceğim değil mi ? " Havadaki kara bulutlara bakıp iç geçirdim. O gelecekti ama yağmur yağınca ne olacaktı ?
" Evet canım ama yağmur yağarsa içeri gir tamam mı ? " Başını onaylar biçimde sallayıp saçlarını savurarak yürümeye başladı. Bende arkasından yürüyordum. Telefonum çalınca biraz daha geride kaldım ama gözlerim önümdeki Buğlemdeydi. Ekrana bakmadan telefonu kulağıma götürdüm.
" Efendim ? "
" Dilan kalktıysanız ben alayım sizi ? " Berktuğ'un sesini duyunca kaşlarımı çattım. Dün yediğimiz yemek mi bunu yapmasına izin verdiğimi düşündürmüştü ? Sinirimin sesime yansımamasını umdum.
" Biz çoktan yola çıktık, zahmet etme. "
" Orada beklerseniz belki ben gelip sizi alabilirim. "
" Gerek yok, şimdi telefonu kapatıyorum. Okulda görüşürüz. " Son sözümü söyleyip telefonu kapadım. İçimde sinir yanında başka bir duygu daha vardı ama adını koyamıyordum. Beni bekleyen Buğlem'in yanına gidip elini tutarak ilerlemeye başladım. Buğlem telefondakinin kim olduğunu sormamıştı ama merak ettiğini biliyordum. Okulunun önüne geldiğimiz zaman her zaman söylediğim nasihatlerimi sıraladım ve okula gitmesi için izin verdim. Okula girdiğinden emin olduktan sonra ise kendi okuluma giden yola döndüm. Okulun arka tarafında Göktuğ ve Cansu'nun kavga ettiğini gördüm. Onlar beni görmeden yolumu değiştirdim. Göktuğ'a o fotoğrafları gösterecektim ama Cansunun yanında değil. Okuldan içeri adımımı atar atmaz aklıma dün olanlar geldi. Bugün eğer Mert'in işi yoksa defterdeki adrese gidecektik değil mi ? Batuhan el sallayarak yanıma gelince düşüncelerimi ortadan kaldırdım. Sanki o gelince düşünmeye devam edersem birşeylerin farkına varacakmış gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIR ZİNCİRLERİNİ
General FictionYaşadığı şehirden babasını öldürüp ayrıldığında başına neler geleceğini bilmiyordu. Hele 4 erkeğin birden kendisiyle ilgili planları olduğunu duysa aklını kaçırabilirdi.