Dudaklarımı birbirine bastırıp parlatıcının iki tarafa da yayılmasını sağladım. Aynada son kez saçlarımı düzelttikten sonra hazırdım.
" Cansu, hadi geç kalacağız. "
Merdivenlerden inerken bir yandan da çantamdaki eşyalarımı kontrol ediyordum. Ders dekanın dersiydi ve kadın ilginç bir biçimde takıntılıydı. Dersine defter getirmeyen kimseyi almıyordu ama deftere yazacak bir şey de anlatmıyordu.
" Evin önünde bir araba var. "
" Bizi bekleyecek değil ya ! "
Perdeyi kapatıp bana döndü. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Üzerindeki askılı bluzun yakasını düzelttikten sonra omuzlarını siklti.
" O zaman neden ben her cama çıktığımda kornaya basıyor ? "
Kaşlarımı çattım. İşte bu gerçekten düşündürücüydü. Bildiğim kadarıyla dün bir şoförümüz yoktu ve bu durumda bugünde olması imkansızdı. Camın kenarına gidip perdeyi hafifçe araladım. Kornaya tekrar basıldığında geriye çekildim.
" İşte bu gerçekten garip. "
Şoför koltuğuna bakıp aracın içindekileri görmeye çalıştım. Ama mesafe yüzünden kim olduğu gözükmüyordu.
" Çocuklar bugün gelecek miydi ? "
" Hayır. İkisininde işleri varmış. Bugünlük sadece telefonda nişanlı gibi davranacağız. "
Gözlerimi devirdim. Onların işleri anca kızlar olurdu. Berktuğ ve Göktuğ'ya yakalanmadıkları sürece istedikleri kızla çıkmalarında bir sorun yoktu.
" Tamam, artık burada beklemeyelim ve okula gidelim. Birde defter almayı unutma. "
Başıyla onaylayarak odasına gitti. Çantasını alıp geldiği anda kapıya yöneldim. Eskiden evde kalmaktan zevk alan ve dışarıdan nefret eden ben, evde kalınca bunalıyordum. Buranın havası bana iyi gelmişti. En azından Cansu'nun görüşü bu yöndeydi. Cansu gelip koluma girince " Arabanın yanından geçeceğiz ve sen içeri bakmayacaksın, " diye fısıldadım.
" Ama merak ediyorum. "
" İnsanın başına ne gelirse ya meraktan ya... "
Yüzünü buruşturdu. Bu tarz kelimeler kullanmamı sevmiyordu. Arabanın yanında geçerken ön taraftaki kapı açıldı ve Göktuğ dışarı çıktı. Onların olduğunu anlamadığım için kendime kızıyordum.
" Biz bırakırız sizi. "
" Sizin arabanıza binmeyeceğiz, " dedi Cansu. Bir anda yerinde diklenmiş ve Göktuğ'ya sinirle bakmaya başlamıştı. Normalde böyle davranmadığında kısa bir an Cansu'ya dönüp şaşkınlıkla baktım.
" Ama uzun süredir sizi bekliyoruz. "
" Çok uzun süredir, " diye ekledi Berktuğ. Sesinden bu beklemenin evin önünde bekleme ile alakası olmadığı anlaşılıyordu.
" Ama biz sizin beklemenizi istediğimizi söylemedik. "
" Bakın, " dedi Berktuğ havayı işaret ederek. Refleks olarak hepimiz havaya bakmıştık. " Birazdan yağmur yağacak. "
" Sen bu yalana anca kendini inandırırsın. Yürü Cansu. "
Kolunu tutup yanımda ilerlemesini sağladım. Bir an tökezlese de kendini toparladı.
" Tamam o halde. Bizde arabayı kullanmadan geliriz. "
Arabanın kapanma sesinin ardından konuşarak peşimizden gelmeye başladılar. Ne konuştuklarını duyamıyorduk. Birbirlerine fısıldamalarının çıkardığı tuhaf sesi duyuyorduk sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIR ZİNCİRLERİNİ
General FictionYaşadığı şehirden babasını öldürüp ayrıldığında başına neler geleceğini bilmiyordu. Hele 4 erkeğin birden kendisiyle ilgili planları olduğunu duysa aklını kaçırabilirdi.