14. Bölüm (Part 1 )

1K 75 8
                                    

GÖKTUĞ

Yaklaşık iki saattir hastanedeydik ve bende tam olarak iki saattir Berktuğ'un volta atmasını izliyordum. Ha birde...

" Neden daha önce uyarmadın Göktuğ ! Bütün gücümü kullandım resmen. Of, o kafasını çarptığı sahne gözlerimin önünden gitmiyor. " Sürekli tekrar ettiği sözler bunlardı. Onunla birlikte gelmiştim çünkü yalnız gelmesini istememiştim. Belki birazda kıza borçlu olduğumu düşünmüş olabilirim. Beni Cansu konusunda uyarması beni tuhaf hissettirmişti. Sonuçta ben ona o kadar kötü davranmışken onun gelip bana iyilik yapması çok beklenmedikti. 

" Neden çıkmadı hala doktor ? " Sanki doktor olan benmişim gibi ikide bir benim yakama yapışıyordu. Ona kızamıyordum, çünkü suçluluk hissi nedir iyi biliyordum. Şu anda çok pişmandı ama son pişmanlıkta işe yaramıyordu malesef. 

" Ne yapacağım Göktuğ ? Ya birşey olursa ? Birde sevdiğim kızın katili mi olacağım ? " Dur, geri bas. Sevdiğim kız mı ? Hangi ara sevmişti ki ? Ve madem seviyordu, bunu o kıza nasıl yapmıştı ? En azından ona karşı kendini frenlemesi gerekiyordu. 

" Olmaz birşey. " dedim ama kendi dediğime inanmıyordum. Kafasını kötü çarpmıştı, birşey olmaması ilginç olurdu. 

" Onu unuttum. " Başımı kaldırıp Berktuğ'un suçlu gözlerine baktım. Kaşlarımı kaldırıp söylemesi için bekledim ama o tekrar volta atmaya başlamıştı. 

" Kimi ? " 

" Kardeşini. Ne yapacak ki tek başına ? Ablasını bekler ama ablası burada. " diyordu demesine ama kızın yanına gitmek için hiçbir hamlede bulunmuyordu. Anlaşıldı, iş başa düşmüştü. Oturduğum duvar dibinden kalkarak pantalonumu silkeledim. 

" Okulda mı bekleyecek ? Ben giderim. " Başıyla onaylayınca çıkışa doğru yürümeye başladım. Cansu'nun olduğu odanın önünden geçerken göz göze geldik ama durmadan ilerlemeye devam ettim. Yanında aileside vardı ama ben oradan geçerken yanına geleceğimi sanıp ayaklanmıştı. Bitmişti, bu sefer bitmişti. Birşeylerin farkına yeni varıyor gibiydim. O kız beni uyandırmış gibiydi ama sadece o kadar. İçimde ona karşı hiçbir hoşlanma veya sevgi yoktu. Kıza minnettardım o kadar. 

BATUHAN


" Baba anneme ulaşamıyorum, yanına gider misin ? " Ayağımı yere vururken bir yandan da konuşuyordum. İçimde büyük bir endişe vardı. Dilan'a birşey olmasından korkuyordum. Annem doktor olduğuna göre o birşeyler yapabilirdi. 

" Fabrikadayım oğlum. Nasıl gideyim ? " Bunu diyeceğini tahmin ettiğimden elimde bir koz daha vardı. Söyleyeceğim sözden sonra gideceğini adım kadar iyi biliyordum. 

" Baba, geçe gün seni arayan kız şu anda hastanede. Kafasını çarptı, lütfen annemin yanına gidip onunla ilgilenmesini sağla. " Karşı taraftaki sessizlikten başardığımı anlamıştım. Nitekim birkaç saniye sonra babamın kısık sesle " Tamam. " deyişini duymuştum. Okulun koridorundan aşağı indim. Okulda kalmıştım çünkü Dilan'ın kardeşi buraya gelecekti. Her gün görüyordum Onu. Camdan yağan yağmuru görünce adımlarımı hızlandırdım. Dilan'ın kardeşine her şeyden fazla değer verdiğini biliyordum. Şu durumda kimsenin onunla ilgilenmeyi akıl edemeyeceğinide. Kapıdan çıktığım anda okuldan giren küçük kızla karşılaştım. Üstünde kat kat giysi olmasına rağmen sırılsıklam olmuştu ve titriyordu. Üstümdeki hırkayı çıkartıp yanına ilerledim. 

" Batuhan abi ! " Beni gördüğüne mutlu olmuş gibi görünüyordu. Yanına vardığım zaman hırkayı sırtına koyup sırtını sıvazladım. 

" Ablam nerede ? " 

" Biraz işi var. Benimle bizim eve gelir misin ? " En azından sıcaktı ve annemin eve gelince ona bayılacağından emindim. Kızı olmadığı için kızlara bayılıyordu. Üniversiteyi bitirir bitirmez çocuk yapmamı istiyordu. 

" Hayır, ablam yabancılarla bir yere gitme dedi. " Hiç ağzından annem lafını duymamıştım, annesi rolünüde Dilan mı üstlenmişti bu miniğin ? 

" Annen nerede ? " Yüzündeki mutlu ifade anında kayboldu. Dudağını kemirip bir yandan da konuşmaya çalıştı. 

" Öldü o. " Öksürmeye başlayınca kaşlarımı çattım. Bu kadar çabuk hasta olması mümkün değildi herhalde ? Gerçi kızdı, kızların hep hassas vücutları olurdu. Belkide hastalıpğa karşı hiç direnci yoktu. 

" Ben yabancı değilim ki. Ablanın arkadaşıyım. " Bir an düşünür gibi kaşlarını çattı. Çocuk aklı, hemen ikna oluyordu. 

" Tamam o zaman. " Gülümsemeye çalışarak elimi uzattım. Elimi tutup benimle birlikte yürümeye başladı. Babamın benim için ayarladığı şoför okuldan erken çıktığım için gelmeyecekti. Okulun biraz ilerisinde olan taksi durağına gidip taksilerden birine bindik. Buğlem camdan dışarıyı izlerken bende onu izliyordum. Aklına birşey gelmiş gibi bana döndü. 

" Ablamı arasana, merak etmesin beni. " 

" Sen kafana takma, merak etmez. Biliyor senin benimle olduğunu. " Küçücük çocuğa yalan söylüyordum ve bundan vicdan azabı duyuyordum. Aslında düşününce en büyük yalanı ablasına söylemiyor muydum ? Onun ilgisini bir iddia için istememiş miydim ? Şu anda azda olsa bunu başarmıştım ama kendimi hiçte zafer kazanmış gibi hissetmiyordum. Dilan bunu öğrenince benden uzaklaşmayacak mıydı ? Kafama giren ağrıyla yüzümü buruşturdum. Bunları şimdi düşünmek istemiyordum. Şimdi sadece Dilan'ı görmek istiyordum ama beklemem gerekliydi. Şimdilik onun çok değer verdiği kardeşiyle ilgilenmem gerekiyordu. 

GÖKTUĞ

Okulun kapısından girene kadar ıslanmıştım. Yağmur git gide şiddetini arttırıyordu ve ben koca okulda küçücük bir kız arıyordum. Daha önce Dilan'ın yanında bir kere görmüştüm ama çokta dikkat etmemiştim. Kantine gidip baktığımda kimseyi göremedim. Okuldaki boş olan bütün sınıfları tek tek gezdim ama hiçbirinde o ufaklık yoktu. Acaba geç falan mı kalmıştım ? Kaşlarımı çatıp telefonumu çıkardım. Berktuğ'un numarasını tuşlarken bir yandan da gözlerimle etrafı tarıyordum. Telefon meşgule düşünce en alt kata indim. Etrafı paspaslayan kadının yanına gidip selam verdim. Daha önceden de tanıdığım kadın beni görünce gülümsedi. 

" Birşey mi istiyorsun Göktuğ oğlum ? " Gülümsemesine bende karşılık verip aklımdakileri ortaya döktüm hemen. 

" Buralarda küçük bir kız gördün mü Ayşe abla ?"

" Evet oğlum, Batuhanla gitti. Sanırım evine götürdü. Öyle bişeyler söylüyordu ufak kıza. " Kahretsin. Berktuğ bunu duyunca çıldıracaktı. Ama yapacak birşeyde yoktu. 

" Teşekkürler abla. " dedikten sonra arkamı dönüp kapıya doğru yürümeye başladım. En azından çocuğu alan Mert olmamıştı. Batuhanların evi bizim evin karşısında olduğundan eve geçince kızı alabilirdim. Merdivenlerden inerken telefonum çalmaya başladı. Berktuğ'un aradığını görünce hemen açtım. 

" Göktuğ, buldun mu kızı ? " Sanki karşımdaymış gibi başımı iki yana salladım. Sonrada beni göremediği aklına gelince " Hayır ama nerede olduğunu biliyorum. " dedim. Karşı taraftan ses gelmeyince telefonun açık olup olmadığına bakmak için kulağımdan çektim. Hala açıktı ama konuşmuyordu. Sonra arka plandan birkaç hemşirenin sesini duydum ve neden konuşmadığını anladım. Hemşireleri gördüğü anda beni dinlemeyi kesmişti. Ses çıkaramıyordu çünkü ne olduğunu sormaya korkuyordu. Hastanedeyken hiçbir zaman suçsuz olduğunu söylememiştim. Çünkü suçluydu. Sürekli yakama yapışmasının sebebi de buydu. Ona "Sen suçsuzsun. " dememi bekliyordu. Ama dememiştim. Suçlu olan birine - Kardeşim bile olsa. - " Sen suçsuzsun. " demezdim. Yalan söylemeyi sevmiyordum. 

" Göktuğ seni sonra ararım. " Telefon kapandıktan sonra olduğum yerde durdum. O kız ölse üzülür müyüm diye düşünmeye başlamıştım. Şimdi ciddi ciddi düşününce üzülür müydüm bilmiyordum. Beni Cansu konusunda uyaran ve uyanmamı sağlayan kız ölse üzülür müydüm ? Sanırım evet, çünkü o kız zincirlerimi kırmamı sağlayan kızdı. O yüzden ölmesine izin veremezdim. O kızın Berktuğ'a kalmasına da izin vermeyecektim. Sevmesemde. O kızla çıkacaktım. Berktuğ'a ya da başkasına acı çektirmek için değil, kendimi kurtarmak için. 

Merhaba, çok kısa bir bölümle geldim biliyorum. Ama şimdilik bu kadarıyla idare etmenizi rica ediyorum. Şu aralar çok yoğunum, ama ilerleyen bölümlerde düzelmesini ümit ediyorum. Bölüm ne zaman gelir şimdi karar veremiyorum, ama kısa zamanda geicek diye tahmin ediyorum. Neyse iyi günler :D

KIR ZİNCİRLERİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin