Multi : Cansu.
Yasmin levy : Mal de l'amor.
İyi okumalar.
Rahat edemiyordum. Cansu o odada yalnızken ve büyük ihtimalle korkarken, ben kesinlikle rahat edemiyordum. Dayımın söyledikleri aklıma geliyordu. Bundan nefret ediyordum ama vicdanım söz konusu olduğunda kesinlikle zayıf bir insandım.
" Abla korkuyorum. "
Buğlem'in sözleriyle kendimi girdiğim transtan çıkardım ama söylediklerinin anlamını kavradığım anda suçluluk hissim katlanarak arttı. Bir gök gürültüsü beni yerimde sıçratırken küfrettim. Buğlem'i yanıma çekerek onu rahatlatmaya çalıştım. Tabi kendim rahat değilken onu ne kadar rahatlatabilirsem.
" Buradayım canım. "
Kapı tereddütle çalınınca gözlerimi görebilecekmiş gibi kapıya diktim. Evde Cansu'dan başkası olmadığına göre, bu Cansudan başkası değildi.
" İçeri gel Cansu, " dedim kararlılıkla. Kapı yavaşça açıldığında gözlerimi kapıdan ayırdım. Herkesin melek ve şeytanı kavga ederdi, benim aklım ve vicdanım kavga ediyordu.
" Şey, ben biraz korkuyorumda. Burada otursam, sesimi bile çıkarmayacağım yemin ederim. Sadece birinin yanımda olduğunu hissetmeye ihtiyacım var. "
Gözlerimi hemen onun gözlerine çevirdim. Annem ölmeden yaşadığım bir hatıra aklımda canlanmıştı. Küçükken - 9 ya da 10 yaşlarındayken - böyle bir sahne yaşadığımı hatırlıyordum. Ama benim yanına gittiğim kişi anne ve babamdı. Anneme buna benzer bir cümle kurmuştum ve yatağından kalkıp yanıma gelmişti ancak ertesi gün annemi dayak yemiş halde bulmuştum. O günden sonrada korksamda kimseye söylememiştim. Zaten zamanla da alışmıştım. Gök gürültüsünden korkmaktansa babamdan korkmayı tercih etmiştim. Ama o günden sonra babam benim canavarım olmuştu. Garipti, çünkü herkes babasından kahramanı olarak bahsediyordu. Bense onlara babamın benim canavarım olduğunu anlatamıyordum.
" İstemiyorsan odama geçebilirim. "
" Sorun değil, burada durabilirsin. "
Minnettar bir şekilde gülümseyince gözlerimi kaçırdım. Cansu'yu böyle hayal etmemiştim. Onun böyle biri olacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Ama şu anda Cansu'nun hiç tahmin etmediğim bir halini yakalamıştım.
" Abla ben su istiyorum. "
Evet, Buğlemde ayrı bir olaydı. Bu havalarda benden ayrılamıyordu. Daha doğrusu birşeyi almaya tek başına gidemiyordu. Cansu'nun odada olmasından yararlanarak ayağa kalktım.
" Tamam, siz burada durun. Ben su alıp geleyim. "
Bunu Buğlem'e söylemiş olsamda bakışlarım Cansudaydı. Hem uyarır nitelikteydi bakışlarım hem de yardım ister. Kapı çaldığı anda ikisininde bakışları benim üzerimde buluştu.
" Ya Allah aşkına niye bana bakıyorsunuz ? Ben mi çaldım kapıyı ! "
" Birini mi bekliyorduk ? " deyince Buğlem'e döndüm. Ben beklemiyordum, zaten kimi bekleyecektim ? Berktuğ ile aram limoniydi. Yüzümü buruşturdum. Harbiden öyleydi değil mi ?
" Tamam o zaman ben kapıya bakayım, " dedim ikiside bana bakmayı sürdürünce. Kapıya doğru ilerlerken ikisininde peşimden geldiğini görüp gözlerimi devirdim. İkiside bana güveniyordu. Çünkü benim gök gürültüsünden koruma gücüm vardı. Ah birde kapıya gelen her kimse ondan da güçlü olduğum kesindi. (!) Kapıyı açtığım anda karşıma Rüya teyze ve Berktuğ çıkınca şaşkınlıkla derin bir nefes çektim içime. Burada ne işleri vardı ki ? Biraz daha dikkatli bakınca yandaki duvara yaslanmış olan Göktuğ ile karşılaştım. Bakışlarındaki sıkıntıdan burada olmaktan pekte hoşlanmadığı görülüyordu. Hala ona baktığımı görünce sağ elini kaldırıp " Selam, " diye mırıldandı. Bende aynı şekilde karşılık verdiğimde Berktuğ'nun kaşları çatıldı. Bugünkü hareketinden sonra açıkçası hiç umrumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIR ZİNCİRLERİNİ
General FictionYaşadığı şehirden babasını öldürüp ayrıldığında başına neler geleceğini bilmiyordu. Hele 4 erkeğin birden kendisiyle ilgili planları olduğunu duysa aklını kaçırabilirdi.