Göktuğ, Berktuğ ve Batuhanla fazla eğlenemeyeceğimi zaten bliyordum ama şu anda bulunduğum durum sıkıcınında ötesindeydi. Salondaki koltuklarda oturuyorduk. Hiçbir şey yapmadığımız gibi ben birde yanlarında rahat oturup kalkamamanın sıkıntısını yaşıyordum. Batuhan televizyonu sıkıntımı geçirmek için açmıştı ama üçüde spor kanalında gördükleri maça dalmış evde benim olduğumu dahi unutmuşlardı. Yanlış anlaşılma olmasın, maç izleyen ve bundan zevk alan bir kızdım ama şu anda sevmiyordum. Evde rahatken tabiki daha farklı şeyler oluyordu. Nefesimi sıkınıtıyla dışarı verdiğimde Berktuğ dönüp bana baktı. Sanki ne yaptığını yeni farkediyormuş gibi televizyona bir kez daha baktıktan sonra kafasını iki yana salladı.
" Batuhan kapat şu televizyonu. Kızı unuttuk resmen ! " Batuhan dönüp bana baktıktan sonra televizyonun kapatma tuşuna bastı. Etraftaki sesin kesilmesiyle beynimin rahatladığını hissettim. Ciddi anlamda kendimi yorgun hissediyordum ve sessizlik az da olsa iyi gelmişti. Berktuğ'a teşekkür edercesine baktım. En azından beni hatırlamayı birisi akıl etmeyi başarmıştı.
" Kusura bakma Dilan. Biz maç görünce dünyadan kopuyoruzda biraz. " Başımı onaylarcasına salladım. Erkeklerin büyük kısmı aynıydı zaten. Eh, çoğu zamanda bundan şikayet ettiğim söylenemezdi.
" Sorun değil, ama ses kesilince rahatladığımı inkar etmeyeceğim. " Batuhan telaşla ayağa kalktığında kaşlarımı kaldırdım. Göktuğ hala boş bakışlarla bakmakta olduğu televizyona sonunda bakmayı kesip Batuhan'a baktı.
" Ne oluyor lan ? "
" Sen ilaçlarını içtin mi Dilan ? Annem içmezsen başının arada ağrıyacağını söylemişti. " Burcu teyze kesinlikle iyi bir doktordu ve bana da çok iyi davranıyordu. Ayrıca tahminide doğru çıkmıştı. Gerçekten başım hafiften ağrımaya başlamıştı.
" Hayır. " dedim başımı iki yana sallayarak. " Ve başımda biraz ağrımaya başladı. " Batuhan ilaç getirmeye giderken Berktuğda ayağa kalktı.
" Sen nereye ? " Göktuğ resmen düşüncelerime tercüman olmuştu. Evden mi gidiyordu ? Oysa annesi ve Burcu teyzeler giderken kalmaya çok istekli gözüküyordu. Belkide sadece okuldan kaytarmak için bu bahaneyi kullanmıştı.
" Su getirmeye. Hapı direk yutmasını beklemiyorsun herhalde. " Sinirle söylediği kelimelerle bakışlarımı ona çevirdim. Kardeşi ile arasında belli bir anlaşmazlık vardı. Ne söylerse söylesin her seferinde sinirli cevap veriyordu.
" Ne oluyor ya ? " dedim ikisine de ayrı ayrı bakarken. Benim yüzümden kavga etmelerini istemiyordum. Kendimi suçlu psikolojisine sokuyordu çünkü. Alışkın değildim böyle hissetmeye. Babamı öldürdüğümde bile böyle hissetmemiştim çünkü hakettiğini düşünmüştüm.
" Berktuğ'a sor. O yapıyor ne yapıyorsa. " Tek kaşımı kaldırıp Berktuğ'a baktım. Bir cevap beklediğimi biliyordu ama cevap vermeden mutfaağ gitmeyi tercih etti. Bu tavrı sinirlerimi bozduğundan başımı geriye atıp yukarı baktım.
" Allahım lütfen tek tek gönder. " diye mırıldanırken Göktuğ'un yanımda olduğunu unutmuş gibiydim.
" Onu boşver sen. " Kaşlarımı çattım. En başından beri farketmediğim birşeyi yeni farkediyordum. Göktuğ her zaman benim karşımdaydı. Neden birden yanımda olmaya başlamıştı. Belkide yeni stratejisi buydu. Nereden bilecektim öyle birşey olmadığını ?
" Sen neden bana artık kötü davranmıyorsun artık ? " Bir an için afalladı. Bunu hiç beklemediği yüz ifadelerinden belliydi. Ama birkaç dakikanın ardından toparlandı.
" O halimi mi tercih ederdin ? " Gözlerimi devirdim. O halini bir daha görmemeyi umuyordum. Çünkü etrafımdakilerle sürekli bir savaş halindeydim ve bundan yorulmuştum. Sürekli ayakta olan savunma mekanizmam hasar almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIR ZİNCİRLERİNİ
General FictionYaşadığı şehirden babasını öldürüp ayrıldığında başına neler geleceğini bilmiyordu. Hele 4 erkeğin birden kendisiyle ilgili planları olduğunu duysa aklını kaçırabilirdi.