Koşuyordum. Birşeyden kaçıyordum ama arkama bakmaya cesaret edemiyordum. Çok yakınımdaydı. Ensemde nefesini hissediyordum. Ama bakmayacaktım, bakmamakta kararlıydım. Bir evin bahçesine girerek kapıyı arkamdan kapadım. Arkamdaki kaçtığım şey dışarıda kalmıştı. Arkamı dönüpte kaçtığım şeyin ne olduğunu görünce gözlerim irice açıldı. Babam ? Ama normal değildi. Aynen onu öldürdüğüm gibi kalbinde bir delik vardı. Kolunu bana doğru uzatınca geri çekildim.
" Beni sen öldürdün ! Bende seni öldüreceğim ! " Arkamı dönüp koşmaya başladım. Kilidi açması zamanını alacaktı ne de olsa. Arka tarafa geçip, evin kimin olduğuna bakmadan içeri girdim. O sırada mutfakta olan Berktuğ bana döndü. Beni gördüğü anda gözleri şaşkınlık ve korkuyla kaplandı. Şaşkınlık tamam ama benden neden korkmuştu ? Bakışlarımı üstüme indirdiğimde her şeyi anladım. Üstüm ve ellerim kanla kaplıydı. Berktuğ benden birkaç adım uzaklaşıp kapıdan çıkınca bende peşinden gittim. Benden kaçmasını istemiyordum. Özelliklede onun. Salona geçtiğinde Göktuğ ve Batuhan'ın koltukta oturduğunu gördüm. Berktuğ direk yanlarına geçmiş ve beni göstermişti.
" Çık evimizden. Sen katilsin ! " Gözlerim yaşlarla dolarken başımı iki yana salladım. Katildim ama onların öyle demesini istemiyordum. Çirkin bir kelimeydi. Yerimden kıpırdamadığımı görünce Berktuğ bağırdı.
" Sana evimizden çıkmanı söyledik. Katilsin sen ! Babasını öldüren bir katil ! " Omuzlarımda bir el hissedince arkamı döndüm. Babam karşımda duruyordu. Ama bu sefer direnmedim.
" Sana seni öldüreceğimi söylemiştim. "
(...)
Sıçrayarak yataktan kalktım.Üstüm korkudan terle kaplanmıştı. Yüzümdeki ıslaklığı hissedince ellerimi yüzüme götürdüm. Gözyaşlarım hala yüzümdeydi. Hızlıca yüzümü kurularken düşündüm. Böyle mi olacaktı ? Eğer öğrenirlerse tepkileri bu mu olacaktı ? Belkide beni kendi elleriyle polise teslim edeceklerdi. Bu düşünce içimin buz gibi olmasına ve titrememe sebep oldu. Eğer ben hapise gidersem Buğlem ne olacaktı ? Ayaklarımı yere indirdiğim sırada Berktuğ içeri girdi.
" Sen iyi misin ? " Başımla onayladım. İyi olmasam bile bunu ona söyleyecek değildim. Yanıma doğru birkaç adım attı. Hala halsizdi ama kalkıp yatağından yanıma gelmişti.
" Kabus mu gördün ? " Ne başımla onayladım ne de inkar ettim. Önüme düşen saçlarımı kaldırıp geriye attım. Elime bulaşan terle yüzümü buruşturdum. Kesinlikle evime gitmeli ve duş almalıydım. Zaten kıyafetimde kalmamıştı.
" Neden bu kadar içine kapanıksın ? " Kafamı kaldırdım. Ona anlatamayacağım şeyler olduğunu neden anlamıyordu ? Anlatırsam gidecekti ? Bir gün ona bunu anlatmak zorunda kalmamayı umuyordum. Ne kadar aksini düşünsemde onu kaybetmekten korkuyordum. Çok fazla.
" Anlatamayacağım şeyler olduğu içindir. " Kelimeler ben çıkmalarına engel olamadan ağzımdan fırlamıştı. Korktuğum ve sinirlendiğim zaman düşünmeden konuşuyordum. Ellerinden birinin yanağıma değmesine sesimi çıkarmadım. Zaten tüy gibi bir dokunuştu, varla yok arası.
" Neden korkuyorsun ? " Ayağa fırladım. Bana acımasını istemiyordum. İnsanların benimle bu ses tonuyla konuşmasından nefret ediyordum.
" Ben kimseden korkmuyorum. " Odadan hızla çıktım ve Buğlem'in kaldığı odaya gittim. Odasına değildi. Aşağı hızla inerek mutfağa geçtim. Buradan gitmeliydim. Onlar beni kovmadan. Hem... Hem o zaman canım daha az yanardı.
" Onlar gittiler. Evde sadece Göktuğ ben ve sen varsın. Ah birde-" Kapı çalınca cümlesi yarıda kesildi. Beni geçip kapıya doğru gitti. Kapıyı açtığında karşımda Batuhan'ı gördüm. Yanında da davetsiz misafir : Mert.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIR ZİNCİRLERİNİ
General FictionYaşadığı şehirden babasını öldürüp ayrıldığında başına neler geleceğini bilmiyordu. Hele 4 erkeğin birden kendisiyle ilgili planları olduğunu duysa aklını kaçırabilirdi.