Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bileğinizi kavrayan Ace, sizi Moby Dick'in koridorlarında sürükledi, siz ayak uydurmaya çalışırken yüzünde kaşlarını çatmış bir ifade oluştu.
"Ace... bebeğim...Çileğim!" diye bağırdınız, genç adam nihayet durdu, ortak odanızdan sadece birkaç kapı ötedeydiniz.
Onun için özel bulduğunuz takma adı, onun kalbini her zaman eriten bir şeydi. Birkaç derin nefes alarak dik durdun ve erkek arkadaşının önüne geçmek için hareket ettin.
"Sorun nedir? Neden beni böyle sürüklüyorsun? Benimle konuş." Senden gözlerini ayırmasın diye elini yanağına koyarak yalvardın.
"Onlar... sen..." Ace seni kaldırdı ve omzunun üzerinden attı, seni yere indirmeden önce aceleyle odanıza girdi ve kapı kapanır kapanmaz seni kapıya yapıştırdı.
"Ne kadar yakın olduklarını fark ettin mi? Sana nasıl dokunmaya çalıştılar?" Ace homurdandı, başı boynunun girintisine gömüldü. Ona asla böyle bir şey yapmayacağını biliyordu ama senin yanında nasıl davrandıklarını görünce kıskanmaktan kendini alamadı.
"Onlar... mürettebat mı?" diye sordun, dediklerine biraz şaşırmıştın.
"Başka kim olacaktı?! Seni gözleriyle soydular. Yemin ederim birinin kolunu kıracaktım, o adam seni kendine çekmeye çalıştı. Ama sen bunu fark etmedin, onu kendinden uzaklaştırdın ve sohbet etmeye devam ettin." Ace hırladı, dişleri omzunu ve boynunu batmaya başladı.
"Seninle nasıl flört ettiklerini, nasıl da kalçana uzanmaya çalıştıklarını fark etmedin." dişlerini sana batırması senin nefesini kesmene yetecek kadar sert ama canını gerçekten yakacak kadar değildi.
"G-gözlerim sadece sendeyken bunu nasıl fark edebilirim, çilek." içini çektin, kollarını kıskanç, siyah saçlı sevgiline doladın. Ace bir kolunu senin beline doladı, boğazından kısık bir inilti çıktı.
"O kadar kolay kurtulamazsın. Herkesin benim olduğunu bilmesi için seni işaretlemem gerekiyor. Belki sana kime ait olduğunu da hatırlatmalıyım."dedi Ace, dişlerini omzuna geçirip derini emerek, arkasında parlak mor bir aşk ısırığı bıraktı.
Normalde o kadar sahiplenici, o kadar agresif değildi ama bir an için, sık sık bastırmayı başardığı güvensizlikleri geri döndü ve genç adamı hızla delirtme noktasına getirdi.
Ace bir an bile düşünmeden kıyafetlerinizi yaktı, alevler teninizi yaladı. Ateşini bu kadar yakınında hissetme telaşına engel olamadın. Seni asla incitmezdi ama ateşin kontrol edilemez doğasından kaynaklanan belirsizlik ve risk seni heyecandan ürpertmişti.
Boynunuzun her iki tarafında daha fazla aşk ısırığı bırakırken çabucak kendi kıyafetlerini de çıkardı. Normalde seni sevmek ve sana hak ettiğin ilgiyi vermek için biraz daha fazla zaman ayırmayı severdi ama şu anda muhtaç ve sinirliydi.
