MANJIRO SANO
"Uzamış." (Saç değil de başka bir şeyden bahsediyor zannettim...)Sevgilin kollarının arasında hareket ediyor. Vücudunun üst yarısı senin üstünde, kafası göğsünde, ortak odanızın zifiri karanlığında rahatlık içinde uzanıyor.
Çoğu zaman bu şekilde, başını göğüslerine yaslamış, kalp atışlarını dinleyerek uyur.
İçini ısıtır, sadece ona ayrılan ciğerlerinin arasındaki mesafeyi genişletir. Nefesini kesmeyi bilir, nabzının hızla artmasını, kulağını tenine bastırdığında fark eder ama asla yorum yapmaz. Kutsal karanlığın, uyandıktan sonraki ilk dakikalarda olan anların, ikinizin de kıpırdamak ve birbirinizden başka hiçbir şeye dikkatinizi vermek zorunda olmadığı anların tadını çıkarıyor.
Başının arkasını okşarsın, parmaklarını asi siyah saçlarının arasından geçirirsin.
Saçları çok uzamıştı.
"Ne?" diye soruyor, ses tonu uykunun verdiği sersemlikle boğuklaşmış ve yumuşamıştı. Konuşurken dudaklarının tenine değdiğini hissediyorsun.
"Saçın. Çok uzamış."
Seni gülümseten kaba bir ses çıkarır. Çenesini göğüs kemiğine dayayarak karanlıkta sana bakıyor ve onun gözleriyle karşılaşıyorsun - gece yarısı siyahı.
"Yakında keseceğim."
"Bunu kendin mi yapıyorsun?" diye soruyorsun, sahte bir dehşet içinde. Parmakları kaburgalarına tırmanarak teninin üzerinde geziniyor ama şimdilik onları görmezden geliyorsun.
"Ne ile?" ilk yardım çantası dışında, evde hiç makas görmediğinden oldukça eminsin.
"Sustalı bıçak ile." diye yanıtladı Mikey, en ufak bir ironi olmadan. Kafanı ileri geri sallarsın ve ona bakarsın.
Aklına bir fikir gelir, daha iyi düşünemeden önce dile getirirsin. "Bunu senin için yapmama izin verir misin?"
Parmaklarındaki ani hareketsizlik ve nefesindeki duraklama sayesinde fark edilmeden gergin olduğunu hissedersin. Sonra omuz silkiyor, çıplak omuz çizgisi senin kolunun altından kayıyor.
"Eğer istiyorsan tabi ki yapabilirsin."
"Tamam o zaman." Ensesini ve saçlarını okşarken gülerek söyledin. Tenine karşı gülümserken dudaklarının gerildiğini hissediyorsun.
Mikey koltukta dimdik oturuyor, ceketi bir havlu gibi omuzlarına dolanmış, yüzü sana dönük değil.
Saçları da gözleri gibi siyahtı. Bu farkındalığın seni neden bu kadar etkilediğini bilmiyorsun ve bu bile nefesini keserken yüzünü ısıtıyor. Bu sadece saçtı ve sen, ona daha önce pek çok kez dokundun, parmaklarını arasında gezdirirken ince bukleleri hissettin. Saçları yeni yıkanmıştı ve hala biraz nemli, kulaklarını kapatıyor, ensesine kadar uzanıyor. Dolaşan yerleri parmaklarınla düzeltirsin ve tırnakların onun kafa derisine hafifçe sürtündüğünde o ürperir.