KARANLIK SULARA ILK ADIM

9.1K 1.1K 2.3K
                                    

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM CANLARIM :)

Sena'nın Ağzından

Tepemde duyduğum hararetli konuşmanın sesiyle kalkmamaya yemin etmiş olan göz kapaklarımı zorlayarak açtım. Kamaşan gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdıktan sonra sesin geldiği tarafa doğru başımı yavaşça çevirdim.

  Hararetli bir şekilde "Kaç saat oldu hala uyanmayacak mı?" diye soran Yavuz'a doktor bıkkın bir sesle "Biraz sakin olun. Anlattıklarınıza göre büyük bir kriz geçirmiş. Hemen uyanmasını beklememeniz gerektiğini size yirminci kez söylüyorum" cevabını verdi.

Neler olduğunu anlayamıyordum. Burada, bu odada ne işimiz vardı? Hem sorularımın cevabını almak hem de uyandığımı göstermek için konuşmak istedim. Konuşamadım. Sanki boğazıma bir şey takılmış gibi kelimelerin ağzımdan çıkmasına engel oluyordu. Boğazımı temizleme isteğiyle derin bir şekilde yutkunduktan sonra bağırmaktan çatallaşmış sesimle "Ne oldu bana? "dedim. Sesimi duyan Yavuz doktorla olan tartışmasını kesip telaşla yanıma geldi. Yüzüme korkuyla bakarak "İyi misin?" diye sordu.

Zonklayan başıma elimi götürerek "Başım." dedim. Baş ucuma gelen doktor "Sena Hanım izninizle küçük bir kontrol yapabilir miyim?"  diye sordu.

  Cevap vermek için kurumuş dudaklarımı ıslattım ancak konuşmaya mecalim yoktu. Başımı "olur" anlamında hafifçe sallamakla yetindim. Doktor göz bebeklerimi inceledikten "Sena Hanım, bilmem gereken bir rahatsızlığınız var mı? " diye sordu.

Gözlerimi kapatarak başımı "yok" manasında iki tarafa salladım. Doktor bana başka bir soru yöneltemeden Yavuz endişeli bir şekilde "Doktor Bey bir sorun mu var?" dedi. Hayır anlamında başımı salladım.

Doktorun huzursuz bir şekilde nefes verdiğini duyunca içimi korku saldı.  Acaba hastalığım hakkında bir şeyden mi şüphelenmişti. Korka korka başımı kaldırıp doktora baktım. Tebessümle bana baktığını görünce içim rahatladı. Gülümsemesine bende karşılık verince başını Yavuz'a çevirip " İçiniz rahat olsun bir sorun yok. Sadece Sena Hanım'ın kalp atışları biraz hızlı. İlaç vereceğim ama var olan bir hastalığı olup olmadığını bilmeden vermek istemedim." cevabını verince dünyalar benim oldu.

Ben minnettar şekilde doktora bakmaya devam ederken Yavuz'un derinden bir nefes verdiğini duydum. Doktorun şüphelerini söylememesine sevinmiştim ancak bir sorun vardı. Ben hala neler olduğunu hatırlayamıyordum. Yavuz Bey burada olduğuna göre kesin adliyede bir şeyler olmuştu. Ama neydi? Zonklayan başım da hatırlama konusunda hiç yardımcı olmuyordu. Düşünmeye çalıştıkça beynime iğneler saplanıyordu.

Yavuz'dan olanları öğrenmek için yattığım yataktan doğrulamak istedim . Kollarımdan destek alarak doğrulmaya çalışırken bileklerimin beni taşıyamaması sonucu kalkmayı başaramadım. Oturmak için çabaladığımı gören Yavuz "Yardım etmemi ister misin? " diye sorunca "Çok iyi olur." dedim. Ben yanıma gelip kollarımdan tutarak beni kaldırmasını beklerken o yatağın köşesinde duran bir tuşa bastı. Yatağın başucu kısmı yükseldi ve oturur pozisyona geldim.

  Gözlerimi kısarak "Bu kadar kolay mıydı ya?" diye sordum. Beni rencide etmek istemeyen Yavuz tebessüm ile gülerek başını sallamakla yetindi.

Bende rezilliğim üzerinde daha fazla durmak istemediğim için "Bana ne olduğunu artık söyleyecek misiniz?" diye sordum tekrar.

Yavuz  şaşkınlıkla yüzüme bakıp "Olanları gerçekten hatırlamıyor musun?" diye sordu.

Sinirden hafif gülümseyerek "Hatırlasam niye 2 defa ne olduğunu sorayım?" deyince Yavuz'un yüzü değişti. Bakışlarında bir tedirginlik oluştu. Anlaşılan unutmamam gereken bir olayı unutmuştum. Ama bu benim suçum değildi. Girdiğim depresyon döneminden bana kalan hastalıklardan biri de disosiyatif füg'dü. Olayın geçtiği zamanı hatırlıyordum. Ama kişi ve eylemlerini unutuyordum. Diğer insanlardan farklı olarak ben sadece kötü zamanlarımda bu durumu yaşıyordum.

ANKA KUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin