İHANET

3.2K 758 1.4K
                                    

ARAS

Yavuz'un götürüleceği yeri takip etmemem için üzerimdeki silahların lazer ışığını bir an olsun çekmediler. Onlara karşı atacağım tek adımda Yavuz'un hayatı tehlikeye girecekti. Kardeşimin ölümünden benim öfkemi sorumlu tutmak istiyorlardı. Bu durum gururumu inceltse de Yavuz'a bir zarar gelmemesi için bekledim. Çaresizce bekledim. Normal insanlar için kısa benim için ise uzun bir bekleme sonrası üzerimde ki lazer ışıklarının kaybolmasıyla beraber koşar adım evden çıktım.

Kendimi arabanın koltuğuna atıp gaza basarken elime aldığım telefonla Derya'yı aradım. "Bir sorun mu Aras Bey?" diye cevaplanan telefona göz ucuyla bakıp "Savcı... Cami duvarına işeyen bu köpek Yavuz'u aldı. Arkasında Kulaksız var ya da Kulaksız ta kendisi. Derya, bana hem Kulaksızı hem de Yavuz'un olduğu yeri bul." dedim.

"Tamam Aras Bey. Yarım saat içinde nerede oldukları ile ilgili bilgi elinizde olur." deyince telefonu kapattım. Derya, Hamdi Baba'nın yurt dışı bağlantılı avukatıydı. Gerçi ona avukat demek pek doğru olmazdı. Avukattan çok bizim şebeke için çalışan bir ajan gibiydi. Dışarıdan bitmesi gereken bütün işleri o bitirir, bizim ulaşamadığımız bilgilere Amerikalı, Alman ya da Rus dostları aracılığıyla o ulaşırdı.

Nereye gideceğimi bilmeden arabayı otoban boyunca sürerken aklıma Savcının konumuna telefonu üzerinden ulaşabileceğim geldi. Ekrandan Yalçın'ı aradım. Uykulu sesiyle "Efendim abi." diyen Yalçın'a emir veren tonlamada "Hemen kalk hazırlan. Emniyete geç. Savcı Yavuz'u aldı. Bana Savcının konumunu bul, at " dedim.

"Yavuz'u mu aldı?" Sesinde şaşkınlık olan Yalçın'ın yerinden kalktığına dair hışırtı geldikten sonra benden gelecek cevabı beklemenden üzerindeki şaşkınlığı atıp "Tamam abi ben hemen ilgileniyorum." cevabını verince telefonu kapatıp Deryadan gelecek aramayı beklemeye başladım.

İşe yaramaz birisi olarak hissediyordum. Kafamın içi karmakarışık haldeydi. Savcı'nın arkasında Kulaksız vardı. Aldığı gücün sebebi Kulaksızdı. Peki Kulaksız kimdi? Savcı olma ihtimali var mıydı? Savaştığım gizli düşman kimdi?

Havada kalan bir sürü soru çıkmaza sokuyordu. Çaresizlik bir virüs gibi bütün vücudumu ele geçirirken geçtiği her noktayı da acıyla yakıp kavuruyordu. Hem bedenim hem ruhum kaybetme korkusunun ızdırabını yaşıyordu. Bu şerefsizler yüzünden ikinci kez kardeşimle sınanıyordum. Ve ben de Aras Yiğitsoy'sam bu sefer Yavuz'u kılına zarar gelmesine izin vermeyecektim.

Düşünmekten beynim patlayacak konuma gelmişti ki çalan telefonun sesi arabayı doldurdu. Hızla cevaplama tuşuna basıp "Derya, iyi haberlerim var de." deyince sıkıntılı bir nefes verdi. "İyi haber mi bilemiyorum Aras Bey lakin Fırat Akıncının son zamanlar da sürekli iletişim kurduğu iki numara tespit ettik. İsterseniz siz oraya gidip bakarken bende daha detaylı bilgi elde etmeye çalışayım." dedi.

Duyduğum cümleler tatmin etmese de şuan başka bir seçeneğim yoktu. Hiçbir şey yapmamaktansa bir şey yapmak daha mantıklı olan taraftı. Soluğumu sesli bir şekilde verdim. "Farklı konumdalar mı yoksa aynı konumda mı?"

"Farklı konumdalar Aras Bey. Ama sizi asıl bilgiye götürecek kişi Tufan Yücel. Bana sorarsanız ilk onun evine baskın yapın. Aradığınız kişilere onun sayesinde daha rahat ulaşabilirsiniz." deyince dudaklarım sağa doğru kıvrıldı. Yüzümde yayılan sinsi gülümsememe eşlik eden şeytani sesimle "Gönder konumları Derya bekliyorum."

"Tamam Aras Bey." diyerek telefonu kapatan Derya'dan sonra Kadir'i arayıp "Adamları topla atacağım konuma gelin. Olabileceğiniz en kısa sürede burada olun Kadir." emrini verdim. Ahizeden koşuşturma sesi duyulurken "Araçlara geçiyoruz şimdi abi." yanıtını verince telefonu kapattım.

ANKA KUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin