AİLE DEMEK...

2.7K 759 1.3K
                                    

SENA

Mutfaktan gelen tıkırtı sesleri ile gözlerim yavaşça açıldı. "Temizlikçi gelmiş olmalı" diye düşünüp gülümseyerek Aras'tan tarafa döndüm. Yatağın diğer ucunda olması gereken Aras'ı göremeyince dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Tıkırtıların sebebi temizlikçi değildi, Aras'tı. Benden önce uyanıp kahvaltı hazırlamaya başlamış olmalıydı. Bu adamın düşünceli ve romantik halleri beni benden alıyordu. Büyük bir mutlulukla yataktan fırlayarak üzerime sabahlığımı geçirdim.

Odadan çıkıp aşağıya inmek için merdivenlere yöneldim. Merdivenlerden aşağıya yürürken havaya karışan krep kokusuna huzurun kokusu da ekleniyordu. "Ben seni hak edecek ney yaptım adam?" diye iç geçirirken mutfak kapısının önünde durdum. Arkası dönük olan Aras'ın dokunmam için yalvaran sırt kasları ile başlayan görsel şölenim gözlerimin aşağılara kaymasıyla daha da keyifli bir hal alıyordu. Altına giydiği boxerın başlangıcından davetkar bir şekilde bana bakan six pack kasları ise içim de uyanan iblisin alttan alttan göz kırpmasına neden olmaya başlamıştı.

Aklımda ki hınzır düşünceleri savmak için iki elimle yüzümü sıvazladım. Dikkatimi kaslarından ve özene bezene yaratılmış olan omuzlarından çekerek ne yaptığını anlamaya çalıştım. Bir şeyleri doğrama işlemini bitirip doğradıklarını da tavaya aktardı. Ocağın altını yakarak pişirme işlemine başladı.

Yavaş adımlarla yanına yaklaşıp "Günaydın Sevgilim." diyerek beline sarıldım. Elindeki maşayı tavanın içerisine bıraktı. Bileklerimden tuttu. Bana doğru döndükten sonra beni tekrar kendisine çekip "Günaydın Güzelim." derken saçlarımın arasına bir öpücük bıraktı. Bende aşk, güven, sadakat kısacası sevgiye dair her şeyi barındıran kokusunu içime çektim.

"Neden beni kaldırmadın? Birlikte hazırlardık."

Saçlarımı okşarken "O kadar güzel uyuyordun ki seni uyandırmaya kıyamadım." deyip beni kendisinden hafifçe uzaklaştırdı. "Ayrıca evimin kadınına kahvaltı hazırlamak istemiş olamaz mıyım?"

Utançla kıkırdadım. "Tabi olabilirsin. Neden olamayasın?" derken havaya karışan garip kokuyla burnum kırıştı. Kokuyu daha net alabilmek için derin bir nefes daha aldım. Yanık kokuyordu. Hızla kollarından çıkıp ocağın üzerindeki sucuk tavasına baktım. Sucuklar kömür olmuştu ve biz bunu fark edememiştik. Panikle ocağın altını hızla kapatıp tavayı elime aldım. "Ama önce sucukları yakmaman gerekiyor."

Hayran bakışlarla beni izleyen Aras'ın dudakları muzipçe kıvrıldı. Gülümseyen bakışlarına eklenen şakayla karışık sitemli sözleriyle "Aşkın beni ne kadar yakıp küle çevirdi gör Güzelim. O kadar çok yanıyorum ki aşkından burnumun dibinde yanıp küle dönen sucuğu bile fark etmemişim." dedi.

İçim sevinçle doldu. Elimdeki tavayı ocağa bırakıp Aras'a sarılmak yürüdüm. Aramızdaki mesafe birden çoğaldı. Benim her adımımda Aras benden daha da uzaklaşıyordu. Korku dolu gözlerle ona bakarken ellerimi kaldırıp yanıma gelmesi için "Aras." diye seslendim. Adını duyunca gülen yüzü soldu. Aydınlık mutfak bir anda karanlığa boğuldu. Parlayan bakışları sönerken ağlamaklı gözlerle "Neden yaptın bunu bize? Neden yaktın canımı? Neden beni sensizliğe mahkum ettin?" dedi.

Yutkunamadım. Nefesim boğazıma düğümlendi. Ona kendimi açıklamak için konuşmak istiyordum hatta avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum ama yapamadım.  Dudaklarım kıpırdıyordu ancak  dudaklarımdan dökülen tek bir sözcük dahi duyulmuyordu. Ağır çekimdeymişçesine bedenimi paramparça eden bir acıyla karanlığa çekilen Aras'ı tutmak için adım atmaya çalıştım. Sesimi duyuramıyorsam varlığımı hissettirebilirdim.

ANKA KUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin