Aras'ın ağzından
Pazar Sabahı 6 suları
Depoya götürdüğümüz adamı çocuklar kollarını arkasında bağlayarak koltuk altlarından geçirdiğimiz halat yardımıyla tavandan aşağıya sallandırmıştı. Ağzı yüzü kan kaplı olan adam elimdeki zincirle vücuduna her vuruşumda acıyla inlerken Yavuz'da elini çenesinin altına koymuş bizi seyrediyordu.
Elimdeki zinciri bir kez daha sert bir şekilde göğüs kafesine geçirince ağzından kan gelerek bayıldı. Burnumdan verdiği nefes sonrası ağzıma dolan kan tadından kurtulmak için yere tükürüp "Aradığımız adam bu da değil Yavuz. Bu kadar işkenceye babasını bile satardı bu it." dedim.
Çenesinin altındaki elini masanın üzerine indiren Yavuz "Abi, bunu zaten vurmaya başladığın ilk anda anladık. Adam Kahraman Eroğlu için çalıştığını söyledi. Adamın kızını öldürmek için tetikçi tutacak hali yoktu." deyince "Ukalalık etme lan. Aradığımız adam kimse onu bul o zaman bana." diye kükredim.
"Abi biraz ara mı versen? 2 gündür İstanbul'da basmadığımız mekan, şüpheli olarak görüp öldürmediğimiz adam kalmadı." diye isyan eden Yavuz' a ters ters baktım. Ellerini teslim olur gibi havaya kaldıran Yavuz "Tamam bir şey demedim. Akşama gider kimi istiyorsan depoya getirir işkencemizi ederiz abi. Yalnız şimdi eve geçip üzerini değiştirmen gerekiyor" dedi.
Tek kaşımı havaya kaldırıp "O niye?" diye sordum. "Hamdi Baba aradı akşam. Yarın sabah kahvaltıya gelin, sakın geç kalmayın dedi" deyince adama vurmaktan ağrıyan elimi açıp kapatarak "Ben gelmiyorum. Sen benim yerime de gidersin. Sağ kolum , vekilim değil misin? Kahvaltıya da sen git." dedim.
Elimdeki sıkıntıyı fark eden Yavuz yanıma gelerek elime bakmaya başladı. Adamlara vurmaktan ezilmiş parmak boğumlarıma dikkatli baktıktan sonra kayıtsız bir sesle "Sıkıntı görünmüyor. Ama biraz daha zincirle vurmaya devam edersen sağ elini kullanamamandan korkuyorum. Daha yeni yeni iyileşti." dedikten sonra tekrar yerine oturup elini çenesinin altına koydu.
"Üzgünüm abi ama baba bizzat seni de kahvaltıya istiyor. Ayrıca Aras, Esma Annenin şekerini düşüremiyorum. Kadın sabah akşam arayıp seni soruyor. İyi olduğunu görsün de içi rahat etsin." deyince başımı çaresizce tamam anlamında salladım.
Hamdi Babaya bir şekilde karşı gelirdim ama Esma Anneye asla. Ölen oğlu Aslan'ın yerine koymuştu beni. Kendi annemden çok analık yapmıştı bana. Onun benim yüzümden kötü olması bu hayatta isteyeceğim son şeydi.
Elimdeki zinciri masanın üzerine bırakıp "İyi o zaman ben çıkıyorum. 09:00 gibi geleceğimi söylersin babaya." diyerek eve gitmek için depodan çıktım. Kapının önünde bekleyen Kadir hızla yanıma gelerek arabanın kapısını açtı. Koltuğa oturduktan sonra kendisi de şoför koltuğuna geçti. Aynadan bana bakıp "Nereye gidiyoruz abi?" diye sorunca "Eve" dedim.
2 gecedir toplam 5 saat uyumuştum. Onun dışında gözüme gram uyku girmemişti. Ne zaman gözlerimi kapatacak olsam Sena'nın arabanın içinde olduğu ve patlayıp öldüğü bir kabusu görerek uyanıyordum. Canımdan öne geçirdiğim kadın bana ait galeride , bana ait arabada , benim himayemdeyken az kalsın ölüyordu.
Bütün İstanbul'u dize getiren Aras Yiğitsoy ise bir bok becerememişti. 2 gündür bu işin arkasında kim olduğunu bile bulamamıştım. Sanki o kadın her şeyin başı ve sonuydu. Daha gerisi ya da ilerisi yoktu. Peki ben ne yapmıştım? Öfkeme yenik düşüp o kadını kendi ellerimle öldürmüştüm. Güç gösterisi yapabilmek için elimde bulunan tek tanığı da kendi ellerimle yok etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA KUŞU
ChickLitAşık olmak suç mu? Suçmuş... Hemde suçların en büyüğü. Bir aşk uğruna adaletin aydınlık tarafından karanlık tarafına geçtiğim gün anladım bunu. Sevdiği kadının attığı cehennemde masumiyetini kaybeden Selim Egeli... Sevdiği adamı öldü diye bildiği i...