Sena
Aras beni odanın ortasında bırakıp tek kelime dahi söylemeden gitmişti. Arkasından öylece bakarken kendimi boşluğa düşmüş gibi hissettim. Aklım karmakarışık olmuştu. İçimde bir taraftan Aras'ın iyi bir insan olacağına dair umut tohumları filizlenirken diğer taraftan da düştüğüm bilinmezlikler içinde kayboluyordum. "Alt tarafı "gitme" dedi. Bunda bu kadar büyüteceğin, bu kadar duygu karmaşası yaşayacağın ne var Sena." diyen iç sesimi parçalamak istiyordum. Ona oradan konuşması kolaydı tabi. Her şeyi yaşayan bendim sonuçta.
Koluma dokunan Yeliz'in "İyi misin?" diyen sesiyle içimdeki savaştan gerçek dünyaya döndüm. "E-evet iyiyim." derken Yeliz sorgulayıcı bakışlarını üzerime dikmişti. Bakışlarından kaçmak için "Hadi Esma Anneye bakalım" diyerek balkona yürüdüm.
Balkona çıktığımız da Esma Anne yarı baygın vaziyette kolunun biri karnında diğeri ise Yavuz'un bağladığı tansiyon aletinde öylece duruyordu. Endişe içinde yanına yaklaşıp "Esma Anne iyi misiniz?" diye sorunca gözlerini evet anlamında kapatıp açtı.
Gözüm Hamdi Bey'e kayınca karısını kaygıyla izlediğini gördüm. Bu adamın karısına olan sevgisi bambaşkaydı. Karısı acı çekmesin diye bütün acıları kendi çeker, onun gözünden akacak bir damla yaşa dünyayı kana bulardı. Esma Anneye olan bakışlarından bu apaçık belli oluyordu.
Gözümü Hamdi Bey'den çekip ayağa kalktım. Yavuz'un yanına doğru sokulup "Durumu ne?" diye sordum. Başını umutsuzca salladıktan sonra kulağıma doğru eğilerek "Şekeri 400 olmuş. Tansiyon yeni düşmeye başladı." dedi. Başımı anladım der gibi salladıktan sonra Esma Annenin yanına tekrar diz çöküp "Esma Anne sizi odanıza çıkarmamızı ister misiniz? Yeliz ile ben başınızda kalırız. Siz iyi olana kadar yanınızdan ayrılmayız." deyince başını tamam anlamında salladı.
Bir kolunun altına ben diğerine ise Yavuz girdi. Yeliz arkamızdan gelmek için oturduğu sandalyeden kalkarken Hamdi Bey "Yeliz sen benim yanımda kal istersen kızım. Sohbet ederiz." deyince Yeliz kalktığı sandalyeye geri oturdu.
Yavaş adımlarla ve olanca dikkatimizle merdivenlerden yukarıya çıkıp Esma Anneyi yatağa yatırdık. Bende yanına oturup elini tuttum. Yavuz "Ben aşağıya iniyorum, anne rahatça dinlensin. Yarım saatte bir gelir değerlerini ölçerim. O süre dışında bir şey olursa seslenirsiniz." dedi. Onaylar anlamda başımı salladım.
Ben Esma Annenin elini bir an bile bırakmadan tutarken Yavuz da sürekli durumunu kontrol etti. Yaklaşık iki saatlik bir uğraş sonrasında Esma Annenin yüzüne renk gelmeye başladı.
Gözlerimi kapatmış sessizliği dinlerken Esma Anne "Sena" diye seslendi. Gözlerimi açıp başımı ondan tarafa çevirince yüzünü bana dönmüş gözlerinde sonsuz şefkatle bana baktığını gördüm. Bakışları içimi ısıtırken "Annen ve baban senin gibi evlatları olduğu için çok şanslılar. 2 saat önce tanıdığın bir kadın için bu kadar endişelenen bir evlat onlar için neler yapmazdı." deyince başımı öne eğdim.
Akmaya hazır göz yaşlarımı tutmaya çalışarak "13 yıldır babam ile konuşmuyorum. Annemde yılda bir kez evime gelir. Dip bucak gezer. Evdeki kusurları söyler üstüne birde benim ne kadar işe yaramaz bir evlat olduğumu belirttikten sonra çeker gider. Yani efendim sizin anlayacağınız Yeliz'den başka ailem yok." dedim.
"Anladım kızım. Peki kardeşlerin yok mu? Onlarla da mı görüşmüyorsun?" diye sordu. Ses tonu biraz önceki neşesini kaybetmiş yerine hüzün gelmişti.
Göz yaşlarım sanki bu soruyu bekliyormuş gibi damlalar halinde kucağıma düşmeye başladı. Sıkıntıdan kuruyan dudaklarımı dilim ile ıslatıp "4 kardeşiz. Daha doğrusu 4 kardeştik. Abim Ozan, benden 2 yaş küçük olan erkek kardeşim Kerem." durdum. Yutkundum. Kelimeler boğazıma yapışmıştı sanki. İnsan yeni tanıştığı birine babam abimin katili nasıl denirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA KUŞU
ChickLitAşık olmak suç mu? Suçmuş... Hemde suçların en büyüğü. Bir aşk uğruna adaletin aydınlık tarafından karanlık tarafına geçtiğim gün anladım bunu. Sevdiği kadının attığı cehennemde masumiyetini kaybeden Selim Egeli... Sevdiği adamı öldü diye bildiği i...