DAHA KÖTÜ GÜNLER

5K 890 2.1K
                                    

SENA

Yeliz camdan gözünü bir an olsun kesmeden içeri bakarken bende yoğun bakım ünitesinin karşısındaki sandalyeye oturmuş Yeliz'i seyrediyordum. Onun Yavuz'dan etkilendiğini biliyordum ama hislerinin bu kadar derin olduğunu asla tahmin etmemiştim.

 Yeliz cama iyice yaklaşarak heyecanla "Sena, gözleri." dedi. Oturduğum yerden koşarak kalkıp dikkatle Yavuz'a bakınca gözlerinin aralandığını gördüm. Uyanmıştı. Sonunda gözlerini açmıştı.

Derin bir nefes verip gözümden akan mutluluk yaşlarını silerken "Uyandı. Yeliz sonunda uyandı." dedim. İçimden sevinç naraları atmak herkese "Yavuz uyandı." diye bağırmak geliyordu. Bir kişi daha benim yüzümden ölmemişti. Sevinçle birbirimize sarıldık. Omzundan büyük bir yük kalkmış gibi nefes verip "Sonunda Sena, sonunda." dedi.

 Kollarımı ondan çekip "Koş sen doktora haber ver. Bende önce Esma Annelere sonra da Aras'a haber vereyim. " deyince başını tamam anlamında salladı.

Yeliz koşturarak doktorlara haber vermeye giderken bende koridorun köşesinde yatan Esma Annenin odasına yöneldim. Kapıyı tıklatıp Hamdi Bey'in "Gel" diyen sesini duyunca içeri girdim. İkisinin de korku ve tedirginlik dolu bakışları beni buldu. Yüzüme yayılan gülümseme ile "Yavuz gözlerini açtı. Yeliz, doktorlara haber vermeye gitti. Bende size haber vermek istedim." dedim. 

 Esma Anne elini kalbine bastırıp "Çok şükür Allah'ım. Oğlumu bana bağışladın çok şükür." deyince Hamdi Bey, Esma Anneye bakıp "Ben sana demedim mi hanım, benim evlatlarım güçlüdür, onlara bir şey olmaz diye. Bak aslanlar gibi uyandı oğlumuz." dedi. 

 Onların bu haline şaşırmadan edemiyordum. Aras, yeğenleriydi. Onu koşulsuz sevmelerini, ölen oğullarının yerine koymalarını anlayabiliyordum. Ama Yavuz, Aras'ın yanında çalışan biriydi. Aile ile bir kan bağı yoktu. Esma Anne ile Hamdi Beyin evlat gibi sevmede gönlü o kadar genişti ki Yavuz'u, Aras'tan bir kez olsun ayırdıklarını görmemiştim.

Esma Anne, kendine sevgiyle bakan eşine "Dedin bey. " dedi. Ayaklarında örtülü duran pikeyi alıp "Şimdi beni oğlumun yanına götürün." diyerek yerinden kalkmaya yeltenince Esma Anneyi oturtmak için hamlede bulundum. "Esma Anne kolunuzdaki serum daha bitmedi. Doktorunuzda gelmedi. Az bekleyin doktor gelip baksın. Hem o sırada Yavuz'da biraz daha toparlar rahat rahat görürüz." deyince kızgınlıkla bana baktı. Yanına oturup elini tuttum. "Esma Anne, orada camın arkasından bakacağız zaten. Doktorlar yanına almayacak. Siz burada toparlanın Yavuz sizi kötü görmesin olmaz mı?" dedim. Bakışları yumuşadı. Elimi sıkıp "Olur kızım. "dedi.

Oturduğum yataktan kalkıp "Tamam o zaman. İzninizle ben çıkayım haberi Aras Bey'e de vereyim." diyerek odadan çıktım. Yeliz tekrar yoğun bakımın camına gelmişti. Doktorlar içeri girmiş olmalıydı.

 Güzel haberi vermek için koridorun köşesinde kollarını bağlamış olan Aras'tan tarafa yürüdüm. Antik Yunan heykellerini andıran  yüz hatları ile uykusunda bile kusursuz görünüyordu. Bir insan uyurken bile sert, acımasız görünebilir miydi? Görünebilirmiş. Aras'a bakınca anladım.

Yanına iyice yaklaşınca yüzünde damlacıklar halinde dökülen terler ve titreyen çene kası dikkatimi çekti. Kabus görüyor gibiydi. İç sesim "adama rüyasında bile rahat yok. Karanlığı bir an olsun peşini bırakmıyor." diye isyan ederken ona hak verdim. Aras'ı uyandırmak için koluna dokunup "Aras" diye seslendim. Çene kaslarının seğirmesi artarken seslenmeme tepkisiz kaldı. Hafif sarsarak "Aras, uyan." dedim.

İçindeki karanlık ve korku gözlerinde belirerek açılırken vücudu korkuyla titredi. Düşüncelerimde haklı çıkmıştım. Kabus görüyordu. Yanına oturup elini tutarak" Sanırım kötü bir kabustu." dedim. Düzensiz nefesinin arasında gözlerini kapatıp başını evet anlamında salladı.

ANKA KUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin