SENA
Hamdi Bey ile Aras, hararetli bir şekilde içlerindeki haini ararken oturduğum koltukta ecel terleri döküyordum. Onlar haini dışarıda ararken burunlarının dibinde oturuyor olmak vicdan azabımı arttırıyordu. Şimdi burada onları satanın ben olduğum söylersem neler olur diye düşünürken Yavuz'un kısık sesle "Sena" diye seslendiğini duydum. Aras'tan çektiğim bakışlarımı Yavuz'a çevirip meraklı gözlerle ona baktım.
Yüzüme kaygıyla bakıp "Aras ona ihanet ettiğini öğrenirse bir daha asla yüzünü göremezsin." deyince gözlerim kocaman açıldı. Benim olduğumu biliyordu. Ama nasıl? Öfkem patlayan bir yanar dağ gibi lavlarını her yere saçarken içimden "Fıratt." dedim. Yavuz'a söylemişti. Hiç vakit kaybetmeden benim olduğumu yetiştirmişti. Asıl önemli soru Yavuz, Aras'a söyleyecek miydi?
Yutkunamadım. Hatta nefes bile alamadım. Kendimden emin çıkmayan sesimle cevabını bilsem bile "Sen... Sen bunu nereden biliyorsun Yavuz?" diye sordum.
"Savcı söyledi. Beni bırakmadan önce 'Aras'a selamımı söyle canını alamadım ama daha beterini yaptım. Onu can evinden vurdum.' dedi. O anda seni kast ettiğini anladım. Aras'ın canından da öteye koyduğu sensin." duraksadı. Göz ucuyla Aras'ı kontrol edip "Bunu Aras'ın ve benim iyiliğimiz için yaptığını biliyorum. Aras'ı kaybetme uğruna benim canımı korumaya çalışmana da ayrıca minnettarım. Ama Aras benim gibi minnettarlık duymayacak. Onu boğulduğu karanlıktan kurtarmak için bunu yapmış olmanla ilgilenmeyecek." dedi.
"Yavuz, ben gördüm." Akmaya hazır olan göz yaşlarıma engel olmak için durup dudaklarımı birbirine bastırdım. Yaptığımı düzeltmenin bir yolu yoktu ama en azından Yavuz'un beni anlamasını sağlayabilirdim. Burnumdan bir kaç nefes alıp kendimi konuşmaya hazır hissedince beni anlamasını umarak gözlerinin içine baktım. "Onun karanlığını gördüm. İşkence ederek öldürdüğü adamları, bana buz gibi olan bakışlarını..." Sıkıntıyla soluğumu verdim. Elinden şekeri alınmış çocuk gibi ağlamamak için zor tutuyordum kendimi.
"Gemide gözlerinin içine baktığım adam şuan karşımda olan adam değildi. Bambaşka bir insandı. Ağzından tek kelime çıkmadan sadece bakışlarıyla korkmama neden olan bir insan." Aras'ın o hallerini düşünmek bile tüylerimin diken diken olmasına sebep olmuştu.
"Nasıl bir adam gördüğünü tahmin edebiliyorum Sena. Ben yıllardır o adamla çalışıyorum. Ama..." Bakışlarını hızla benden çekti. Yüzünde oluşan belli belirsiz gülümseme ile başını hafifçe salladı. Neler olduğunu görmek için başımı çevirdiğim anda Aras'ın keskin bakışları ile karşı karşıya kaldım. Nefesim soluk borumda takılı kalırken güçlükle nefes verdim. Sahte gülümsemem ile yüzüne baktım. Bakışları birkaç saniye daha üzerimizde oyalandıktan sonra Hamdi Bey'e geri döndü.
"Sena, verdiğin kararların nedeni sonranın konusu. Şimdi ise odaklanmamız gereken tek şey sana kesilecek ceza. Biraz önce de söylediğim gibi Aras bunu öğrendiğinde sebebinin ne olduğu üzerinde durmayacaktır. Önemsediği tek şey Savcıya onu satmış olman olacak. Bu yüzden doğruyu senden duyması lazım." duraksayıp kısa bir nefes aldı. "Yoksa onu sonsuza kadar kaybedersin. Gölgesini dahi üzerine düşürmez."
Yavuz'un uyarısıyla tenimden aşağıya soğuk terler süzülmeye başladı. Yaptığımın bedelinin Aras'ız kalmak olduğunu bilsem de bu gerçeği başkasının ağzından duymak ağır gelmişti. Beklediğimden çok daha ağır. Ben onsuz kalmaya hazır değildim ki? Gördüklerim sonrasında bir an için hazır hissetsem de onsuz kalmanın yaşarken ölmek olduğunu çok iyi biliyordum.
1 HAFTA SONRA
Hattane yangının üzerinden 1 hafta geçmişti. Vicdan azabından kendimi yiyip bitirdiğim koskoca bir hafta.. Aldığım kararın gerekçesi bana göre geçerli bir sebep olsa da Aras'a olan ihanetimin bedeli de ona göre geçerli olacaktı. Ben onu 1 gün görmeden duramazken ömrüm boyunca nasıl ondan uzak kalacaktım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA KUŞU
ChickLitAşık olmak suç mu? Suçmuş... Hemde suçların en büyüğü. Bir aşk uğruna adaletin aydınlık tarafından karanlık tarafına geçtiğim gün anladım bunu. Sevdiği kadının attığı cehennemde masumiyetini kaybeden Selim Egeli... Sevdiği adamı öldü diye bildiği i...