GEÇMİŞTEN GELEN UĞURSUZ

31K 1.6K 4K
                                    

GERÇEK KURUM VE KURULUŞLAR İLE HERHANGİ BİR İLGİSİ YOKTUR.

Mafya Babası Aras Yiğitsoy'un ağzından

Kapımdan gelen gümbürtü sesiyle yatağımdan sıçrayarak uyandım. Canına susamış birisi alacaklı gibi hem kapımı tekmeliyor hem de sağır edici yükseklikteki zile basıyordu. Zihnimi toparlamak için bir kaç saniye hiç bir şey bekledim. Çabalarım boşunaydı. Bu lanet zil beynimin içinde zır zır öttükçe hiçbir şeyi toparlayamıyordum. Üstüne üstelik bir de sinir seviyem git gide artıyordu.

Yatakta doğrularak pencereden sızan ay ışığına baktım. Daha şafak atmamıştı. Dışarısı hala zifiri karanlıktı. Sahi saat kaçtı? Baş ucumdaki saate bakmak için eğildiğimde 04.30'u gösterdiğini gördüm. Yine mi lanet olası bir baskın vardı?

Adliyeye yeni gelen savcı benim ile uğraşmayı seviyordu Geleli daha 2 hafta olmasına rağmen evime 2 kez gece baskını düzenlemişti. Depolara bir kez bile baskın düzenlememesi tek derdinin beni huzursuz etmek olduğunu gösteriyordu.

Ama bilmediği bir şey vardı. "Ben huzursuz olmazdım ,huzursuz ederdim." İstanbul'un en ünlü mafya babası Aras Yiğitsoy ile uğraşmak kimsenin haddine değildi. Bunu oda öğrenecekdi. Savcı ile ilgilide vardı elbet planlarım. Ne olduğunu anladıktan sonra yapacaktım hamlemi.

Hala çalan zile ve tekmelenen kapıma aldırış etmeden yavaş adımlarla ayağa kalktım. Gelenin polis mi yoksa bir başkası mı olduğunu görmek için pencereden aşağıya baktım. Korumaların ve benim arabamın dışında bir tek Yavuz'un arabası vardı. Kapımı kırmaya çalışan o olmalıydı.

Beni bu saatte ayağa dikmek için umarım mantıklı bir nedeni vardı. Şayet yoksa yemin ederim ki midesini mermiyle dolduracaktım. Yavuz'un derdini dinlemek için yatak odasından çıkıp merdivenlere yöneldim. Kapıya yaklaştıkça beynimi tırmalayan zilin şiddeti de artıyordu. "Yarın ilk iş bu zili sökmezsem bende Aras Yiğitsoy değilim" diye söylenerek merdivenlerden aşağıya indim.

Hışımla kapıyı açtığımda karşımda kapıma yeni tekmesini yerleştirmeye hazırlanan Yavuz'u gördüm. Eli hala zilimin üzerindeydi. Öldürücü bakışlarımla karşı karşıya gelince elini telaşla zilden çekti.

Gömleğinin bir yakasından tuttum. Yüzüne doğru öfkeyle soluyarak "Seni şuracıkta öldürmemem için mantıklı tek bir şey söyle Yavuz. Sen kimsin de benim kapımı tekmeliyorsun lan." diye kükredim.

Gözlerim korumaları aradı. Birisi dahi ortalıkta görünmüyordu." ADEMMMM!" diye bağırdım. Daha sesimin yankısı sokaktan silinmeden Adem el pençe karşıma dikildi. Korkudan tir tir titriyordu. Yüzü renkten renge giriyordu.

Yavuz'un yakasını bırakmadan Adem'e bakmaya başladım. "Sen ne sikime yarıyorsun bu kapının önünde. Birde korumaların başı yaptık seni. Sen daha kapıyı koruyamıyorsun lan beni nasıl koruyacaksın?"

Adem korkuyla başını önüne eğmiş yüzüme bakmamaya çalışıyordu. Yavuz'un hatasının faturasını kendisinin ödeyeceğini oda biliyordu.

Yavuz "Adem'in suçu yok Aras. Beni durdurmaya çalıştı ama ben dinlemedim." diyerek araya girdi. Daha sonra başıyla Adem'e yanımızdan gitmesini işaret etti. Adem benden emir beklediği için korkuyla başını çevirip yüzüme baktı. Her ne kadar cezasını şimdi kesmek istesem de Yavuz'un bu saatte niye geldiğini merak ediyordum. Ademle sonrada ilgilenebilirdim. Başımla git işareti yaptım. Adem ayak altından çekilirken kafamı tekrar Yavuz'a çevirdim.

"Sen ne bok yemeye dayandın kapıma."

"İçeri geçmeme müsaade edersen hepsini anlatacağım."

ANKA KUŞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin