Adımlarım beni çatıya çıkarırken güneş gözlüğümü gözüme taktım. Aydınlık gözlerimi acıtıyordu. Hassas gözlere sahiptim. Ama zümrüt gibi yeşil olmaları da hoşuma gitmiyor değildi.
Kapıyı yavaşça ittirip dışarı çıktım. Biri daha vardı. Çatıdaki bazı malzemeler yüzünden gölgede kalan bir yerde durmuş sigarasını içiyordu. Yavaşça yanına gittim. Daha önce hiç görmemiştim bu adamı.
"Merhaba?" Dediğimde gözleri bana döndü. Gözlerim açılırken dudaklarımda bir şeyler söylemek için aralandı ama söyleyemedim. Donup kalmıştım. Elimde duran sigara paketini düşürmemek için sıktım. Adamda benim gibi şaşırmıştı. Hatta neredeyse bitmiş olan sigarası elinden düşmüştü.
"Siz..?" Dedim. "Dün ben size çarptım?!" Dedim aniden. Adam yutkundu. Bende yutkundum çünkü daha dün yara bere içinde olduğunu düşündüğüm adamın ne yüzünde nede bedeninin görünen kısımlarında hiçbir yara izi veya bandaj yoktu. "İyi misiniz? Bir şeyiniz yok değil mi? Lütfen kusuruma bakmayın! Ben.. Ben normal bir şekilde giderken.." adam öksürerek sözümü kesti. Gözlerim gözlerine döndü.
Onun gözleride benimkiler gibi yeşildi ama çok çok daha açık bir tondu. Gördüğüm en güzel göz rengine sahipti. Soluk teni biraz garip dursada siyah saçları özenle düzeltilmiş ve o müthiş gözlerin çok daha müthiş gözükmesine yardımcı olmuştu. Ayrıca saçları simsiyah olsada biraz daha açık bir tonla renklendirilmişti. Saçına tarak değmiş gibi durmuyordu ama yinede harikaydı. Ve son olarak yüzünde bir gözünün alt çaprazında dikkat çeken bir dövme vardı. Küçük olsada dikkat çekiyordu.
"Doğu Bey?" Dedi soru sorar biçimde. "Evet benim." Dedim. "Siz?" Diye sordum. "Asil. Asil Algıç. Dün ortak olduk." Dedi gülümseyerek. Bende gülümsedim. Benden bir kaç yaş daha büyük duruyordu.
"İyi misiniz..? Dün size çok sert çarpmadım mı..?" Diye sordum çekinerek. "Hayır. Yola atlayan bendim. Bir sorun vardıda koşarken bakmamışım etrafıma." Dedi. "Ama hiçbir yaranız yok..? Kan içindeydiniz..?" Dediğimde yutkundu. Tam konuşacağı sırada telefonun çalmasıyla eli cebine gitti. Arayana baktıktan sonra tekrar bana baktı. "Buna bakmam gerekiyor üzgünüm. Zaten birbirimizi bol bol göreceğiz görüşürüz." Diyerek hızla yanımdan ayrıldı.
Paketimden bir dal sigara yaktım ve düşünüp yapboz parçalarını birleştirmeye çalıştım. Normal değildi. O kadar kandan sonra hiçbir şey olmamış olamazdı. Kan benden çıkmadığına göre ondan çıkmıştı ama şimdi hiçbir şeyi yoktu. Ama siyah gömlek giymişti. Belki bedeninde yara varsa onları gizliyor olabilirdi ama yüzünde en ufak bir çizik bile yoktu. Nasıl olabilirdi bu? Mümkün değildi böyle bir şey.
En başta yüzünde en azından bir kızarıklık, morluk bir şey olmalıydı. Çünkü olmayacağı kadar yumuşak çarpmamıştım. Başka biri olsa ölebilecek kadar sert çarptığımı düşünüyordum. İmkan yoktu hiçbir yara almadan çıkmasına. Ve sonra hiçbir şey olmamış gibi koşup gitmesi.. Sonra buraya gelmesi.. Bana mantıksız ve imkansız geliyordu. Olamazdı ya olamazdı işte.
Aklıma takılacaktı ve ben bunu aklımdan atamayacaktım. Sakinleşmek adına derin bir nefes aldım ve ne ara bitirdiğimi bilmediğim sigaramı söndürdüm.
Çatıdan inip odama gittim. Sandalyeme oturup arkama yasladım. Kafamdaki bütün ipler birbirine dolaşmıştı ve çözülebilecek bir düğüme de benzemiyordu. Elimi enseme götürüp hafifçe sıktım.
Yerine tam oturmayan veya eksik parçalar vardı yapbozda. Yanlış yere konulmuşta olabilirdi. Asil'in oradan hiçbir yara almadan kalkmasına imkan yoktu.
Kapı tıklatılarak açılınca düşüncelerimden çıktım. Hakan gelmişti. Elinde bir kupa vardı. Kupayı masanın üstüne koyup bana ittirdi. "Gergin görünüyordun." Dediğinde lafamı onaylar biçimde salladım. "Gerginim." Dedim. "Neden ne oldu?" Diye sordu Hakan. "Bilmiyorum. Asil Bey.." dedim. "Ne olmuş ona?" Diye sordu Hakan.
"Dün arabamla ona çarptım. Üstü başı kandı ama şimdi burada ve hiçbir yarası yok." Dedim. "Mantıklı gelmiyor." Diye ekledim. "Neyden şüpheleniyorsun?" Diye sordu Hakan. "Hiçbir şeyden şüphelenemiyorum çünkü her şey mantıksız ve saçma geliyor." Dedim. "Bence yanlış bakış açısından bakıyorsun." Dedi Hakan. Ne demek istediğini anlayamamıştım. "Ne demek istiyorsun?" Diye sordum. "Senin baktığın yer düğümün zor kısmı. Daha kolay bir yer olmalı." Dedi Hakan. "Ama neresi işte?" Dedim masama bıraktığı kahveden bir yudum alırken.
"Kafanı bunlarla doldurma şimdi. Yarın toplantın var. Ürünlerin satışıyla ilgili. Ona odaklan." Dedi Hakan. Kafamı olumlu biçimde salladım. "Denerim." Dedim. "Bu arada Asil Bey'in odası nerede?" Diye sordum. "Koridorun başındaki oda." Dediğinde kafamı onaylar biçimde salladım. Hakan oturduğu koltuktan kalkıp odadan çıktı.
Nasıl aklımdan çıkarıp yarın ki toplantıya odaklanacaktım ki? İlk kez bir şeyin üstüne bu kadar düşüyordum. Onunla konuşup ne olup ne bitiğini öğrenmem gerekiyordu. En yakın zamanda..
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Seçimleri/ bxb
VampireHiçbir şeyden haberi olmayan Doğu kendini bir anda vampirler arasında seçimler yaparken bulur. ______________ Her şey kurgudur. Eşcinsel çiftlerin garip karşılanmadığı bir dünya..